Ataları Pagan Tanrıları Yanında, Noel Baba Daha Dünkü Çocuk

Noel Baba… Kendisini tanırsınız: Kenarları beyaz işlemeli kırmızı paltosu, kırmızı şapkası ve çizmeleri, pamuk gibi bembeyaz sakalı ile ren geyiklerinin çektiği bir kızakla gelir. 25 Aralık’ta sabaha karşı, herkes uykudayken, evlere kapıdan değil bacadan girer ve sırtına vurduğu bir çuvaldan çıkarttığı oyuncakları, gürültü patırtı etmeden, uslu çocukların başucuna bırakır. Sonra da sessizce gider.

Bu kadarını çocuklar bile bilir… Ama ne var ki, büyüklerin de, hele ülkemizde, bildiği bundan pek de fazla değildir. Hatta büyüklerce bazı şeyler yanlış bilinir!

Gerçi son yıllarda olayın bu masalsı yanı öne çıktığı için, yurdumuzda da Noel kültürü gelişmektedir. Ama bilinenler yine olayın görsel ve masalsı yanlarıyla sınırlıdır. Sözgelimi: “Noel Ağacı” diye bir şey vardır. Her yıl Aralık ayında çam ağaçlarının dalları kesilip satışa çıkartılır. Çünkü ev halkı, Noel Baba’nın gelişini çıplak gözle görmese de heyecanla bekler ve elbette ikramda kusur etmez: Bir gün önce minyatür bir çam ağacı evin en güzel köşesinde süslenir. Dallarına göz alıcı minik süsler, oyuncaklar asılır. Odun biçimi verilmiş bir Noel pastası hazırlanır.

Kuşkusuz, Noel’in Hıristiyanların bayramı olması ve Noel Baba’nın bir Hıristiyan dinsel figürü olarak algılanması, bu dinden olmayanların ilgisizliğinde ve bilgi eksikliğinde belirleyici bir etkendir. Aslında bu bağlamda, Hıristiyanların bile, bir bayram olarak içeriğinin unsurları dışında ‘Noel’ ve ‘Noel Baba’ figürü hakkında pek fazla ve doğru bilgi sahibi olduğu söylenemez.

Zira onlar da Noel’i ve Noel Baba’yı sadece Hıristiyanlığa ait bir şey gibi görürler. Oysa gerçek hiç de böyle değildir. Noel’in kökeni, İlk Çağ Perslerine, hatta firavunlar devri Eski Mısır’ına dek uzanan bir geçmişe dayanmaktadır. Dahası, tek tanrılı dinden önce, insanların kutsal ruhlara inandıkları çok tanrılı dinlerin, “pagan” denilen (Latince “köylü” anlamına gelir) inanç anlayışının egemen olduğu bir dönemin, aslında zamanla ilgili bir olayı açıklama çabasından başka bir şey değildir.

Şöyle ki, Roma İmparatorluğu’nda Pers kökenli askerler, 1. İustinianus devrinde (527-565) kabul edilen takvimce, 25 Aralık tarihini kendi çok tanrılı dinlerine göre “Güneş Tanrı” Mithra’nın geceye karşı zaferi olarak kutlamaktaydılar. Çünkü o tarihten itibaren günler uzamakta, geceler kısalmaktaydı. Onlara göre, 25 Aralık gece yarısında, Tanrı Mithra bir mağaranın karanlığında doğmuştu…

Aslında olay, yerkürenin güneş çevresinde dönerken güneşe en uzak olduğu noktada, o tarihin en kısa gün ve en uzun gece olmasını açıklama çabasından başka bir şey değildi. O gece yarısı Mithra’ya bir boğa kurban edilirdi.

Bu gelenek Mısır’da firavunlar devrinde Güneş Tanrısı Amon-Ra için de söz konusuydu. Onlar da aynı gerekçeyle Amon-Ra’nın doğumunu kutlarlardı; sadece tarihte biraz farklılık vardı. Yine bir karanlık mağarada meydana geldiğine inanılan doğumun tarihi, Jüstinyen takvimi ile 6 Ocak gününe denk düşüyordu.

Roma İmparatoru Avgustus, bu Pers geleneğini resmen benimseyip devletin en büyük bayramı olarak ilan ettiğinde, 25 Aralık, ‘Natalis’ (Latince ‘doğum’ demektir) yani ‘Noel Bayramı’ bu kez Roma imparatorları için kutlanır oldu. Zamanla Hıristiyanlık Roma’nın resmi dini haline gelince, bu pagan (çok tanrılı din) geleneğinin bayramı, Hıristiyanlığın kutsal günü haline dönüşmekte gecikmedi.

O kadar ki, bölünme tehlikesi ile yüz yüze olan imparatorluğun bütünlüğünü korumak çabasındaki İmparator Büyük İustinianus, Hıristiyanlık zemininde devletin birlik ve bütünlüğünü yemden kurmak istedi. Bunun için başvurduğu yöntem, pagan Roma takviminin yerine, Roma kentinin kuruluşunu başlangıç noktası olarak alan o takvime göre 754 yılındaki Noel’i yeni takvimin ilk yılı kabul etmek ve 25 Aralık tarihini Hazreti İsa’nın doğum günü (Natalis yani Noel) olarak benimsemekti.

Kaldı ki Hazreti İsa’nın doğumuyla ilgili söylencelerde, O’nun da karanlık bir mağarada doğmuş olduğuna ve bu kutlu doğumu yüzyıllar önce Persli müneccimlerin önceden bildirmiş olduklarına inanılıyordu.

Gerçek Noel Baba Modern Çağın Ürünü

Ancak imparatorluk sadece siyasal çekişmelerden ötürü değil, Hıristiyanlık içi yorum farklılıklarından ötürü de fiilen bölünmüş halde idi. Roma Kilisesi, Mithra geleneğini sürdürerek Noel Bayramı olarak 25 Aralık tarihini kabul ederken, Mısırlı Hıristiyanların (Kıptilerin) Doğu Kilisesi, V. Yüzyıl’da firavunlar devrinin geleneğine sahip çıkarak 6 Ocak tarihini benimsedi.

Böylece çok tanrılı dinlerin Doğum (Noel) Bayramı, Hıristiyanlık altında varlığını sürdürdü. İustinianus’un bir katkısı da o günün bir kurban bayramı olarak değil, bir tatil olarak kutlanmasını sağlamak oldu.

Bu süreçte Noel Baba’nın ortaya çıkışı ise çok daha sonradır ve uzun yüzyıllara yayılan bir oluşumu vardır. Aslında Noel Baba figürü, New York’lu bir Protestan edebiyat hocasının, Clement Clark Moore’un hayalinden çıkmış bir dinsel figürdür. C. C. Moore, 1822 yılında “Noel’den Önceki Gece” başlığını taşıyan bir şiir yazar ve Aziz Nikolas’ın Noel arifesinde, yani 24 Aralık’ta dünyayı ziyaretini anlatır. Buna göre Aziz Nikolas, bembeyaz sakalları olan ve Ren geyiklerinin çektiği bir kızakla yolculuk yapan biridir; heybesinde oyuncaklar taşır ve gece vakti evlerin bacalarından girerek çocukların ayakkabılarının içine oyuncak bırakır.

Eğer bir arkadaşı şiirin kopyasını yazarına atıfta bulunmadan bir gazeteye göndermeseydi o zaman şiir yalnızca Moore ailesinin fertleri arasında kalacak ve Noel Baba asla var olmayacaktı. Şiir sonra diğer gazeteler ve takiben dergilerde çıkmaya başladı. En sonunda zaten şiirin betimlerinin her dizesi Santa efsanesinin birer parçası haline geldi.

Peki C. C. Moore’un şiirinde geçen  bu Aziz Nikolas yani Noel Baba gerçekte kimdir, nerelidir?  Öykünün burası, bizleri özellikle ilgilendiriyor; çünkü yabancımız değil. Evet bir tahmin yapın. Noel Baba nereli?

Yaşınıza bağlı olarak yanıtınız Kuzey Kutbu, Finlandiya ya da Coca-Cola olabilir. Fakat hiçbiri doğru yanıt değildir. Noel Baba tıpkı Aziz George gibi Türkiyelidir. Daha da ayrıntılı söylemek gerekirse Antalyalıdır. Hakkında fazla şey bilinmese de en azından 270 yılına doğru Anadolu’da, Patara’da  (günümüzde Antalya-Kaş) doğduğu ve 343 yılında Myre’de (günümüzde Antalya-Demre) öldüğü biliniyor. Daha çocukken ne kadar inançlı olduğunu göstermek için çarşamba ve cuma olmak üzere haftada iki kere oruç tutmayı kendine şart koşmuştu. Anne ve babasının erken ölümleri üzerine Likya papaz okuluna katılarak hayatını tamamen İsa’ya adadı. Erken bir yaşta Anadolu’da yer alan Demre’nin başpiskoposu olarak görevlendirildi. İnsanları Hıristiyanlığa kazandırmadaki başarısı ve fakire karşı cömertliği Roma yetkililerini çok kızdırdığından Hıristiyanlara yapılan zulmün had safhada olduğu bu dönemde Aziz Nikolas da kendini hapiste buldu. Roma Hristiyanlığı kabul edince de serbest bırakıldı.

Bunun dışında, hakkında söylenenler, “Mucizelerin Adamı” olduğu ve her başı dertte olana, bir şekilde yardım ettiği şeklinde… Genç kızları koruduğu, aşıkları kolladığı anlatılıyor. En bilindik mucizelerin odağında genelde çocukların olması, neden çocukların Noel Baba’sı olduğunu açıklar.

Hayatının iki yönü Aziz Nikolas’ın Santa Klaus haline gelmesinde rol oynadı: Cömertliği bir efsaneydi ve özellikle çocuklara çok düşkündü. Biz bunu esas olarak gençleri nasıl himayesine aldığını anlatan Roma hikâyelerinden biliyoruz. Örneğin bir hancının parçalayarak tuzlu suya koyduğu üç çocuğu yeniden yaşama döndürmesi gibi. Kısacası, bir peri masalının kahramanı olmaya elverişli bir kişilik. Üstelik mucizeleri dilden dile dolaştığı için, özellikle Doğu’da çok meşhur bir aziz. O kadar ki, 1087 yılında İtalyan tüccarlar, onun naaşını ve mezardaki dinsel anlamı olan eşyaları, Türklerin elinde daha fazla bırakmak istemeyerek, mezarından çıkartıp İtalya’ya, Bari kentine kaçırmışlar. Bu arada, Noel Baba’nın aynı zamanda faizcilerin, hırsızların, tüccarların, fırıncıların, deniz yolcularının ve ilginç bulabilirsiniz ama katillerin de koruyucu azizi olarak kabul edildiğini belirtelim.

Noel Baba

Kilise, Pagan Geleneği Olduğu İçin Noel Baba’ya Karşı Çıkıyor

On altıncı yüzyıldaki Protestan Reformu süresince Aziz Nikolas çoğu Avrupa ülkesinden sürgün edildi. Öte yandan Hollandalılar Aziz Nikolas’ı benimsemeye devam etti. “Denizcilerin koruyucusu” kabul edilen Aziz Nikolas Amerika’ya gelen ilk Hollanda gemisinin pruvasını süslüyordu. New York şehrinde inşa edilen ilk kiliseye de onun adı verildi. Hollandalılar beraberlerinde Yeni Dünya’ya sonra hemen Amerikanlaştırılacak iki Noel öğesi getirdi.

On altıncı yüzyıl Hollanda’sında çocuklar Aziz Nikolas’ın geleceğine inandıkları 6 Aralık gecesi (Aziz Nikolas o zamanlar Noel’de gelmezdi) şöminenin yanına tahtadan ayakkabılar bırakırlardı. Ayakkabıların içi azizin hediyelerle yüklenmiş eşeği için samanla doldurulurdu. Karşılığında Nikolas her ayakkabının içine küçük bir hediye bırakırdı. Amerika’da sınırlı hacme sahip ayakkabı yerini 1822’den itibaren genişleyebilen ve beklentilerle şömine bacasına asılan çoraba bıraktı. Tıpkı Noel Baba’nın dil döke döke anca ilerletebildiği tembel eşeğinin yerini ayağı çabuk bir rengeyiğinin aldığı gibi.

Hollandalılar Aziz Nikolas’ı “Sint Nikolas” diye telaffuz ederlerdi; bu da Yeni Dünya’da “Sinterklass”a dönüştü. On yedinci yüzyılda Hollandalılar New Amsterdam’ın kontrolünü İngilizlere kaptırdıktan sonra Sinterklass da Santa Klaus olarak İngilizleştirildi.“Yeni-Amsterdam” adının “New York” olarak değiştirildiği gibi.

Zaman içinde Aziz Nikolas’da fiziki ve kişilik olarak değişiklik de meydana geliyor. Fazla ağırbaşlı biri olmaktan çıkıp hoşgörülü, güler yüzlü, neşeli bir kişilik kazanıyor; kilo alıyor, hafif göbek bağlıyor.  Zira orijinal Aziz Nikolas ince uzun ve zarif bir piskopostu; bu şekildeki görüntüsü de yüzyıllarca pekiştirilmişti.

Kırmızı yanaklı, tombul Noel Baba figürü on dokuzuncu yüzyılda etkili bir karikatürist olan Thomas Nast’a atfedilir.1863’ten 1886’ya kadar Nast, Harper’s Weekly dergisi için dizi dizi çizimler yapmıştı. Yirmi yılı aşkın bir süre dergide basılan bu çizimler Santa’da kademe kademe evrimini gözler önüne sermekteydi: Kenarları beyaz işlemeli kırmızı bir manto, yine kırmızı renkte başlık ve kırmızı çizmeler ve giderek büyüyen bir göbek… Dr. Moore’un ölümsüz şiirindeki tıknaz, minik ve cin gibi bir yaratık, bugün Amerika’da sokak köşelerinde sıkça rastlanan sakallı, koca göbekli sevimli ihtiyara dönüşmüştü..

Ren geyiklerinin çektiği kızak, çam ağaçları, periler gibi diğer motifler de aslında onların Kuzey Avrupalı atalarının geleneklerinden ve efsanelerinden aldıkları şeyler…

Sözgelimi, Cermen ve İskandinav halklarının ünlü tanrıları Odin ve Yul için yine güneşin yeniden doğumunu kutlama törenlerinde, kışın evlerin önüne meşalelerle aydınlatılan bir çam ağacı dikmek ve dallarına renkli kurdeleler takmak geleneği vardı. Tanrı Yul kırmızı mantosu içinde ve ren geyiklerinin çektiği bir kızakla dolaşan aksakallı, nur yüzlü bir ihtiyar olarak hayal ediliyordu. Orta Doğu’dan, Akdeniz’den, İtalya ve Fransa’dan kaynaklanan unsurlar, Orta ve Kuzey Avrupa gelenek ve efsaneleriyle karıştılar ve böylece Noel Baba imajı tamamlanmış oldu.

Buna rağmen özellikle Katolik mezhebinden ülkelerde, 1950’lerde bu Noel Baba imajı, Kilise çevrelerinin tepkisini çekti. Kilise, o yıllarda bunu pagan geleneklerin dinin içine sokulmasını dinin sulandırılması olarak niteleyerek karşı çıktı. Ancak Noel Baba imajı güler yüzlü ve masalımsı yapısıyla çeşitli toplumlarda belirli bir dinin mesajı olmaktan ziyade, laik bir “yeni yılı kutlama” kimliği kazandı. 1969 yılına gelindiğinde Vatikan, Noel Baba’nın giderek laik bir kimlik kazanmasına sinirlenmiş olacak ki, her yıl 6 Aralık’ta kutlanan Aziz Nikolas gününü zorunlu olmaktan çıkarıp, isteğe bağlı bir anma günü haline getirdi.

Günümüzde Noel Baba’nın resmi posta kutusu Finlandiya’nın bir eyaleti olan Laponya’nın başkenti Rovaniemi’de bulunuyor. Buraya  her yıl ortalama 600.000’in üzerinde mektup ulaşmakta.

4 Yorum

YAZI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.