Türkiye-Afganistan İlişkilerinin Başlangıcı

1921’den önce Türkiye ile Afganistan arasında diplomatik bir ilişki yoktu. Çünkü Afganistan bağımsız bir devlet değildi. İngiliz sömürgesi olan Hindistan’ın bir parçası sayılıyordu. Afganlılar uzun süre İngilizlerle çarpıştılar. Emir ilan edildiğinin ertesi günü Emanullah Han, bütün reisleri, orduyu ve halkı toplayarak Afganistan’ın tam bağımsızlığını ilan etti. 3 Mart 1919 günü de İngilizlerin Hindistan valisine bir mektup yazarak “hür ve bağımsız Afganistan’ın İngilizlerle anlaşmalar yapmaya” hazır olduğunu bildirdi. Bu tarih Afganistan’ın bağımsızlık günüdür. Buna karşı İngilizler savaşla karşılık verdiler ama 8 Ağustos 1919’da Ravalpindi anlaşmasıyla Afganistan’ın bağımsızlığını tanımak zorunda kaldılar.

Diplomatik ilişkiler kurmak için Amerika’ya gönderilen bir kurul, İslam ülkelerinin bağımsız olamayacağı gerekçesiyle kabul edilmedi ve alayla karşılandı. Afganistan’ı ilk tanıyan ülke Sovyetler Birliği oldu.

Anadolu basınında Afganlıların yiğitliklerini öven yazılar yer alıyordu. Afgan Emiri, Yunanlıların Anadolu’daki zulümlerini durdurması için İngilizler nezdinde birkaç girişimde bulundu. İttihatçıların ileri gelenlerinden Cemal Paşa da yurtdışına çıktıktan sonra Moskova’dan Kabil’e geçerek Afganistan ordusunun modernleşmesinde görev aldı. İttihatçılar Afganistan üzerinden İran ve Hindistan’a ulaşarak buralarda İngilizlere karşı hareketler yapmak istiyorlardı. Ankara, İttihatçıların bu ilişkilerde aracılık yapmalarını kabul etmeyerek Afganistan’la doğrudan kendisi ilişki kurmak istiyordu. Afgan Emiri de Temmuz 1920’de bir mektupla Mustafa Kemal’den subay istedi. Mustafa Kemal Paşa, bu isteği uygun gördü ve gereğinin yapılması için Fevzi Paşa’ya emir verdi.

Türkiye’yi Tanıyan İlk Müslüman Ülke

Sovyetlerle bir dostluk ve yardım anlaşması yapmak üzere TBMM hükümeti tarafından Moskova’ya gönderilen kurula, orada temsilcileri bulunan Doğu milletleriyle de anlaşma yapma yetkisi verilmişti. 11 Mayıs 1920’de yola çıkan kurul 19 Temmuz 1920’de Moskova’ya ulaştı. Kurul burada Afgan yetkilileriyle de karşılaştı. Afganlılar Türkleri gözyaşlarıyla karşıladılar. Türk elçilik kurulu Ankara’ya dönüşlerinde Afganlıların Türklerle diplomatik ilişki kurmak istediğini anlattı. Ali Fuat Paşa’nın başkanlığında Ankara’dan 1 Aralık 1920 günü ayrılan yeni kurul 18-19 Şubat 1921’da Moskova’ya ulaştı. Türk-Rus görüşmeleri sürerken 1 Mart 1921’de Moskova’da Afgan yetkililerle bir dostluk antlaşması gözyaşları içinde imzalandı. Bu, yeni Türkiye’nin yaptığı ilk anlaşma, Afganistan da Türkiye’yi tanıyan ilk Müslüman ülkedir.

Anadolu basını anlaşmayı övgüyle karşıladı, TBMM’nde de anlaşmanın görüşülmesi nedeniyle iki milletin dostluk ve kardeşliği üzerine hararetli konuşmalar yapıldı. Hâkimiyeti Milliye 24 Mart 1921’de şöyle yazıyordu:

Bu anlaşma ile Türkiye, şimdiye kadar meşgul olmadığı Asya politikası ile ilgilenmeye başlıyor demektir. Türkiye, diğer Doğu milletleri gibi kuvvetini Doğu’dan aldıkça Avrupa’nın istilacı zihniyetine karşı ancak bu kuvvetle karşı koyabilecektir.

Kastamonu’da yayımlanan Açıksöz gazetesi de 1 Mayıs 1921’de anlaşmayı “Doğu’nun mutlu geleceği adına hayırlı bir başlangıç” olarak nitelendirdi.

İngilizler anlaşmadan bir İslam konfederasyonu kokusu aldılar. Türkiye’de İngilizcilerin başını çeken gazeteci Ali Kemal Peyamı Sabah gazetesinin 16 Kasım 1920 tarihli sayısında şöyle yazıyordu:

Bize ne Moskova’dan, ne Turan’dan, ne Türkistan’dan ne de Asya’nın başka bir köşesinden ufak bir imdat gelebilir. İtilaf devletlerinin teveccühünü kazanamazsak hakkımızdaki en elverişli görüşlerden de yaralanmayız. Son bir pişmanlık taşına daha başımızı vurmak istemiyorsak, Doğu’ya değil Batı’ya dönmeliyiz. Doğu ile Batı’nın bu ezeli mücadelesinde Batı’nın yenildiği görülmemiştir. Hele bu sefer hiç görülmez.

Afganistan’ın Ankara elçilik kurulu anlaşmanın imzalanmasından hemen sonra Moskova’dan yola çıktı. Geçtiği yerlerdeki Türk temsilcilikleri ve ayak bastığı Hopa’dan itibaren de Türk topraklarında coşkun bir kabul gördü. Elçi Ahmet Han verdiği demeçlerde Afganistan’ın Türkiye’yi öncü olarak tanıdığını, Bütün İslamların ve Doğu dünyasının Türkiye etrafında bir birlik oluşturması gerektiğini söyledi. İki gün sonra Yeni Türkiye’nin ilk milli bayramı olacak 23 Nisan günü Ankara’ya ulaşmak için çabaladı. 21 Nisan 1921 günü Ankara’ya ulaşırken “İşte İslam merkezi” diyerek derin bir sevinçle ayağa kalktı. Elçilik kurulu hükümet ve halk tarafından büyük bir törenle karşılandı. Elçi, konuşmasında “Doğu’nun zulmetini yok etmek için bütün Doğuluların emelleri sizin yüksek ve parlak sancağınıza bağlıdır. Doğu ve İslam Dünyası sizin akıllıca yiğitliğiniz sebebiyle mutlu bir hayat geçirecektir.” dedi. Hâkimiyeti Milliye’ye verdiği demeçte de Türkiye’ye ayak bastığı günün hayatının en mutlu günü olduğunu söyledi.

Bu geliş nedeniyle basında çıkan yazılardan biri Hâkimiyeti Milliye’de yayımlandı. Gazete “Türkiye artık bir Doğu devleti olmuştur. Uluslararası dengeyi şüphe yok ki daha ziyade Asya’da arayacaktır” diye yazdı.

Atatürk ve Emanullah Han

Mustafa Kemal, elçilik kurulunu 25 Nisan günü kabul etti. “Artık İslam dünyası istilacı milletlerin zulüm ve kahırlarından kurtarılacaktır” dedi. 10 Haziran günü de elçilik binasına Afgan bayrağını kendi elleriyle çekti.

Afgan elçisi bütün kurtuluş savaşı boyunca Türklerin sevinciyle sevindi, acılarıyla acı çekti. Demeçleriyle Kurtuluş savaşını destekledi. “Bu bir Tük-Avrupa mücadelesidir” “Türkiye ne hissediyorsa Bütün Doğu da aynı hissi taşıyor” “Siz 350 milyon Müslüman’ı temsil ediyorsunuz” “Ha İstanbul işgal edilmiş ha Kabil” dedi. Sakarya Savaşı üzerine “Zafer bizimdir” diye konuştu. Şehit çocuklarına para yardımı yaptı. Mustafa Kemal bir demecinde “Afgan içlisi kalplerimizin sevgilisidir” demişti. Ankara’da 3 Mart 1922’de Afganistan’ın bağımsızlık günü olarak Hacıbayram Camii’nde ve Afgan elçiliğinde büyük kalabalıklarla kutlandı.

Fahrettin Paşa Afganistan’da Törenlerle Karşılanıyor

Mustafa Kemal, 20 Ağustos 1920’de Afganistan’a gönderdiği ilk Türk temsilcisi Abdurrahman Bey’le Emanullah Han’a gönderdiği mektupta “İngilizlere karşı birlikte savaşalım” önerisini yaptı.

Medine Muhafızı Fahrettin Paşa başkanlığında Türk elçiliği ise 19 Mart 1922 günü Ankara’dan hareket etti. Trabzon, Batum, Bitlis, Bakü yoluyla 25 Mayıs’ta Afganistan Herat kentine ulaştı, burada büyük bir törenle karşılandı. Bu karşılamada özel giysileriyle 800 öğrenci de hazır bulundu. Kabil’de elçilik kurulu sevinç toplarıyla karşılandı, Fahrettin Paşa ile emir kucaklaştılar. Emir, Türkiye’den öğretmen istedi ve bu öğretmenler gönderildi. O tarihte Afganistan’da 200 kadar Türk subayı olduğu bildirilmiştir.

Büyük Türk zaferi üzerine Afganistan dağlarında ateşler yakıldı. Türk zaferi Afganistan’ın en uzak köşelerine kadar her yanda kutlandı. Emanullah Han, zafer dolayısıyla verdiği büyük şölende şunları söylüyordu:

Bu gece bütün Afganistan, belki bütün İslam dünyası için kutsal bir gecedir. Çünkü Türklerin zaferini kutluyoruz. Türklerle Afganlılar kardeştir. Türklerin sevinci bizim sevincimizdir, üzüntüleri bizim üzüntülerimizdir. Cenabıhak’tan Türkler için büyük başarılar dilerim.

YAZI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.