Kara Murat’tan Fetih 1453’e

Bizim kuşağın aklına tarih filmi denildiğinde ya Kara Murat ya da Tarkan serileri gelir. Neredeyse her sahnesini ezbere bilirdik Kara Murat’ın da, Malkoçoğlu’nun da Tarkan’ın da. Tıpkı Kemal Sunal filmleri gibi televizyonda her yayınladığında bıkmadan izlerdik aynı filmi.  Bizans’ı fetheder, Kurt’un intikamını alır, Savaş Tanrısı Mars’ın kılıcını Attila için aramaya giderdik.

İnanılmaz keyif alırdık izlerken. Bugün tüm mizah dergilerinde “Kara Murat benim”, “Atıl Kurt” gibi esprilerin bolluğunun nedeni de herkesin belleğine kazınmış olmasıdır o filmlerin. Tarkan Kartal Tibet’tir, Kara Murat ise Cüneyt Arkın…

Bütçesi, kadrosu, olanakları son derece sınırlı filmlerdi bizim tarih filmlerimizin. O yüzden bugünkü kuşağın Twitter’larını süsleyecek, Facebook paylaşımlarında zirveye oynayacak derecede ilginç hataları, şehir efsaneleri de vardı. “Yok be ahtapotu plastikten yapmışlar”, “Cüneyt Arkın saatini kolunda unutmuş valla” gibi tartışmalar çokça yaşanır, Bizans surlarının üzerinden geçen THY uçağı için yorumlar yapılırdı.

Bütçeleri belki küçüktü  o filmlerin ama emekçilerinin yürekleri kocamandı. Masraf olmasın diye yeri gelir dublör bile kullanılmaz, superstar kaprisi denilen şeyin adı bile bilinmezdi. Oyuncuları için bir yaşam biçimiydi, bir sevgiliydi Yeşilçam. Günde 16 saat çalışılır ama yine de kimsenin gıkı çıkmazdı.

Kaç kişi bilir Cüneyt Arkın’ın o filmlerdeki at binme sahneleri için at bakıcılığı yapmak karşılığında dönemim ünlü Medrano Sirki’nde binicilik dersleri aldığını?

Ya da kaç kişi bilir acaba dev gibi Yadigar Ejder’in kirayı ödeyemediği için evden çıkarılınca uyumak için kış günü Taksim Parkı’na gittiğini ve orada donarak öldüğünü?

İşte öyle günlerden geldi Türk sineması Fetih 1453 gibi devasa filmlere.

Dile kolay tek bir film için 17 milyon dolar bütçe ve 25.000 figüran?

Tüm Kara Murat serisi için o kadar para harcanmış mıdır acaba?

Faruk Aksoy’un Harcamalarına Değmiş

Faruk Aksoy bütün birikimini bu film için harcamış ama anlaşılan değmiş… Sinemalarda bütün seansları tıklım tıklım dolu olan Fetih 1453  ilk 4 günde 1 milyon 400 bin 351 izleyici ve yaklaşık 13 milyon Türk lirası ile Türk sinema tarihindeki izleyici ve hasılat rekorlarını kıracak gibi görünüyor. Recep İvedik serisi uzun ara sonra tahtı devredecek gibi…

Fetih 1453 yalnızca Türk tarihini anlatan filmler için değil, tüm Türk sinema tarihi için umut, bir ışıktır. Daha büyük bütçeli filmler için bir işarettir. Çin örneğine bakalım isterseniz. 100 milyon dolar bütçeli Red Cliff , Hollywood egemenliğindeki sinema endüstrisine mükemmel bir tarih filminin nasıl çekilebileceğinin dersini vermiyor mu? Oysa daha düne kadar Çin filmi denince anlaşılan yalnızca ucuz bütçeli Kung Fu filmlerinden ibaret değil miydi?

Elbette Fetih 1453 mükemmel değil, mutlaka kusurları olacak. Yeri gelecek ne filmin konusuyla ne de sanatıyla ilgili olmayan eleştirilere uğrayacak. Kimisi filmi aşırı milliyetçi öğeler bulduğu için eleştirecek kimi de Bizanslı kadınların yarı çıplak havuza girme sahneleri bulunduğu için. Kimisi bazı sahnelerinin yabancı filmlerden çağrışım yaptığı için eleştirecek, kimisi İstanbul’un surlarını tek kattan ibaret gösterdiği için…

Gerçi filmde tarihsel hatalar da yok değil hani. Örneğin Fatih Sultan Mehmet tüm ordusuyla beraber surların önünde savunmasız biçimde namaz kılarken Bizans’ın onları yalnızca izlemekle yetinmesinin tarihi gerçeklikle hiçbir ilgisi yok elbet. Ya da İstanbul’un Fethi sırasında yalnızca Urban Usta’nın döktüğü tek bir şahi topun olduğunun sanılmasına neden olacak kurgunun. Üstelik Urban Usta, Fetih 1453 filminde olduğu gibi Ulubatlı Hasan tarafından kaçırılmıyor, Bizans’tan parasını alamadığı için kendi ayağıyla Osmanlı’ya sığınıyor.

Ama belki de en yapılmaması gereken tarihsel hata, lakabı “Köse” olan Akşemseddin’i gür sakalları olan bir oyuncuya oynatmak. Kim bilir belki Akşemseddin hoca olduğu için Fatih Aksoy onu gür sakallı biri olarak düşündü ya da Fausto Zonaro’nun ünlü fetih tablosuna bakarak Akşemseddin’in bembeyaz gür sakallar içinde bir ulema olduğunu sandı.

Ne kadar yüksek bütçeli olursa olsun, ne kadar dikkat edilirse edilsin mutlaka hatalar olacaktır. Prof. Dr. Feridun Emecan, Doç. Dr. Hülya Tezcan, Doç. Dr. Gülgin Koroğlu ve sanat tarihçisi Massimo Farinelli gibi ünlü isimler filme danışmanlık yapsa bile. Ya da hata yapmamak için film üç yılda anca çekilebilse bile.

Fetih 1453’ü bir tarihçi olarak değil, sıradan bir izleyici olarak izleyin. Yoksa en ufak hatalara bile odaklanıp filmi kaçırmış olarak bulursunuz kendinizi? Önemli olan Faruk Aksoy’un Fetih 1453 ile Türk sinema tarihine kazandırdıklarını anlamak.  Fetih 1453’ün Türk sinema tarihi için dönüm noktalarından birisi olduğunu anlayabilmek.  Biz tarihi Malkaçoğlu ile, Kara Murat ile Tarkan ile sevdik. Yeni kuşak ise Fetih 1453 ile kendi tarihini sevme ve ilgi duyma şansını yakalayacak.

Umarız Fatih Aksoy’dan Kurtuluş Savaşımız ve Çanakkale için de böyle yapımlar görebiliriz. Çünkü 300 yıllık tarihinde bir elin parmaklarını geçmeyecek tarihi olayları anlatan Hollywood filmlerini defalarca izleyen bu ulus, kendi tarihini anlatacak filmlere çok daha büyük ilgi gösterecektir.

YAZI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.