28 Şubat: AKP’yi Yaratan Post-Modern Darbe

28 Şubat 1997 tarihinde yaşanan post-modern darbe ile ilgili tartışmalar devam ediyor. Ama ne yazık ki işin aslı kamuoyunun gözleri önüne bir türlü sergilenmiyor!

Bu nedenle de AKP günümüzde dahi kendisini 28 Şubat’ın mağduru imiş gibi göstermeye çalışıyor.

Oysa gerçek çok daha başkadır. O gerçeği görebilmek için Erbakan’ın yaşamını ve mücadelesini iyi irdelemek gerekmektedir.

Erbakan’ın savunduğu siyasal İslamın adı nedir?

“Milli Görüş.”

Erbakan’ın mesleki kariyerinde önemli yer tutan Avrupa ülkesi hangisidir? Elbette Almanya’dır.

Milli Görüşün finans kaynağı neresidir? Büyük oranda Almanya’dır.

Almanya bugün Deniz Feneri e.V. de olduğu gibi o dönem Milli Görüş için akıtılan paralarla ilgili herhangi bir ciddi soruşturma açmış mıdır?

Hayır açmamıştır.

1878 yılına gidelim. Berlin Konferansı toplanmıştır. Bu konferans sonrasında Osmanlı ile Almanya yakınlaşır.

Bunun üzerine de İngiltere ile Rusya yakınlaşması başlar. Osmanlının son döneminde bu ilişkilerin oldukça fazlaca etkisi vardır.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında ancak iyi ilişkiler kurulabilmiştir.Türkiye bir daha ne zaman İngiltere ve kankası ABD ile (Anglo-Sakson ittifakla) iyi ilişkiler kurmuştur?

Küresel siyasette her zaman Almanya ile Anglo-Sakson ittifak arasında bir rekabet vardır. Erbakan, Refahyol Hükümeti döneminde Almanya ile yeniden iyi ilişkiler kurmaya başlamıştır.

Hatta Anglo-Sakson ittifakın Ortadoğu’da ki çıkarlarına da ters düşecek adımlar atmaya başlamıştır.

G-8 ülkelerine karşı Müslüman ülkelerden oluşan D-8 oluşturmaya çalışması bu duruma örnektir.

AB’ye karşı İslam Ortak Pazarı projesi de bu duruma örnektir.

Bu adımlardaki  ana hedef  çok daha başkadır.

Tıpkı Abdulhamit döneminde olduğu gibi Almanya, bu kez de Erbakan aracılığı ile İslam ülkelerine yakınlaşma planı içindedir.

28 Şubat’ı Yaratan Nedenlerin Perde Arkası

Bu duruma Anglo-Sakson ittifak izin verir mi?

Birinci Dünya Savaşı ile vermediği gibi, 28 Şubat post-modern darbesi ile de vermemiştir!

Erbakan’ın izlediği politikalar, Anglo-Sakson ittifakın lideri olan ABD’nin Büyük Ortadoğu planları ile çelişmekte idi.

Ortadoğu’nun zengin enerji kaynakları başkasına yem edilemezdi!

BOP uygulanmalı ve bölgenin tüm enerji kaynakları da denetim altına alınmalıydı.

Ve Erbakan’ın oylarını aldığı, giderek güçlenen İslami görüşlerin de denetim altına alınması gerekiyordu.

Bu yolla hem Ortadoğu’nun enerji kaynakları kontrol altına alınacak, hem de bölgedeki büyük güç Türkiye denetim altında tutulacaktı!

İşte 28 Şubat post-modern darbesinin yapılmasının nedenini bu noktada aramak gerekiyor.

Bu nedenle önce Erbakan’a karşı laik kesimlerin desteğinin alınması gerekiyordu. 28 Şubat öncesi medyada yer alan açıklamalar ve yaratılan provokasyonlar hep bu amaçla yapılmıştır.

Erbakan’da kimi hataları ile (Başbakanlıkta iftar vb) bu kesimlere malzeme vermiştir.

Bu hazırlık çalışmalarının ardından sona giden süreç ise 28 Şubat 2007 günü MGK’nın yayınladığı bildiri oldu!

Artık ok yaydan çıkmıştı…

Refah Partisi için kapatma davası  süreci başlatıldı. Laik kesimlerin ağzına, sekiz yıllık kesintisiz eğitim ile bir parmak bal sürüldü.

Sonra “aksaçlılar” ve “gençler” ayrımı ile Saadet Partisi ve AKP kurduruldu!

“Aksaçlılar” yani milli görüş siyaseti izleyenler Saadet Partisi saflarında siyaset yapmaya başladılar. “Gençler” ise Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Bülent Arınç önderliğinde AKP içinde “ılımlı İslam” modeline uygun “muhafazakar demokrat” politikalar izlemeye başladılar.

AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “milli görüş gömleğini çıkardım” sözleri kendisini destekleyen büyük güçlere mesajdır.

“BOP’un eşbaşkanıyım” sözleri de önemlidir.

28 Şubat post-modern darbesinin “mağduru” olduğunu söyleyen AKP, aslında 28 Şubat ile doğmuştur. Varlığını 28 Şubat post-modern darbesine borçludur.

İzlediği politikalar da buna kanıttır.

Çünkü Milli Görüş siyasetinin izlediği Ortadoğu ve İslam ülkeleri siyaseti ile “milli görüş gömleğini çıkardım” diyenlerin ve “BOP ‘ un eşbaşkanıyım” diyenlerin izlediği Ortadoğu politikaları oldukça farklıdır!

Ve bölgede Alman etkisi bir kez daha Anglo-Sakson ittifakla bertaraf edilmiştir.

Laik kesimler ise aldatıldıklarını uzunca bir süre sonra anlayabilmişlerdir. Ama atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmiştir.

Şimdi Anglo-Sakson ittifak ile AKP arasında tek sorun İran konusudur. TV ekranlarında 28 Şubat tartışmalarını izlerken şaşırıp kalıyorum. Ya bilerek konuyu çarpıtıyorlar, ya da olayın arka planını bilmiyorlar.

Veya gerçekleri söylemekten kaçınıyorlar…

28 Şubat, Mağdur Edebiyatı Yapan AKP’yi Yaratan Darbedir

Gerçek şudur: 28 Şubat post-modern darbesi ile Erbakan tasfiye edilmiş,  AKP’nin önü açılmıştır.  Artan İslami oylar, AKP aracılığı ile “ılımlı İslam” projesinin sahibi ABD tarafından kontrol altına alınmıştır. AKP’nin en büyük destekçisi olan cemaatin 28 Şubat’a verdiği desteğin nedeni de budur. (Bugün var olduğu iddia edilen AKP ile cemaat arasındaki anlaşmazlığın ana nedeni de İran konusudur!)

Laikler de bu süreçte aldatılmıştır! Perde gerisindeki ana güç ABD’dir… Amaç ise Ortadoğu’ya (enerji bölgesine) yeni şekil vermektir. Yani  Büyük Ortadoğu Projesi’dir. “Arap baharı” süreci de bu büyük planın bir ayağıdır.

28 Şubat sürecinin en etkili isimlerinden Çevik Bir’in, AKP’ye verdiği desteğin anlamı bu pencereden bakıldığında daha iyi anlaşılmaktadır! Günümüzde izlenen iç ve dış politikaların nedeni de…

AKP’nin 28 Şubatla ilgili “mağdur” edebiyatı yapmak yerine, o günün kahramanlarına (!) teşekkür etmesi gerekiyor!

1 Yorum

YAZI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.