Mor Binlik’ten Günümüze Türk Lirası’nın Tarihine Yolculuk

Lira sözcüğünün kökeni Roma İmparatorluğu dönemine kadar uzanır. Terazi anlamındaki Latince “libra” sözcüğünden gelen lira o dönemde bir para birimi değil,  327,45 gramlık bir ağırlık birimidir.

Cumhuriyet  öncesi Osmanlı Devleti’nin uzun yıllar boyunca kullanılan para birimi “akçe” adını taşıyordu. Adını, gümüşten üretildiği için beyaz, parlak anlamındaki “ak” sözcüğünden almıştı.  Selçukluların ve özellikle İlhanlıların 6 kıratlık sikkeleri örnek alınarak 1328 yılında Orhan Bey zamanında basılan ilk Osmanlı sikkesi, % 90 ayarında 6 kıratlık gümüş sikkeler olarak akça-i osmani adı altında piyasaya çıktı. Osmanlı Devleti’nin ilk altın sikkesi ise 1477 yılında Venedik Duka altınları esas alınarak Fatih Sultan Mehmet tarafından bastırıldı. Ne var ki Osmanlı maliyesindeki bozulmaya paralel olarak ayarının giderek düşmesi yüzünden temel para birimi işlevini önce kuruşa (1724) sonra da liraya bıraktı. Bir not olarak belirtmek gerekirse, akçe ayarının düşürülmesine ilk olarak Fatih Sultan Mehmet döneminde başlandığını, akçe ayarının Fatih döneminde 6 kırattan 5 kırata düşürüldüğünü söyleyebiliriz. II. Mahmut dönemine gelindiğinde, başlangıçta 6 kırat olan akçe 1/2 kırata kadar inmişti. Nihayet 1820 yılında akçe basımına son verildi.

Osmanlı Devleti’nin ilk kağıt parası yine II. Mahmut döneminin sonunda, 1839 yılında dolaşıma çıktı. Kaime-i Muteber-i Nakdiye adıyla  dolaşıma çıkan Osmanlı Devleti’nin ilk kağıt paralarına 8 yıllık bir sürenin sonunda %8 faizle geri alma güvencesi verilmişti. Ne var ki piyasaya sürülen ilk kağıt paraların numaralarının olmaması ve el yazısıyla çok sade biçimde hazırlanmış olması kısa sürede sahtelerinin piyasaya çıkmasına neden olmuştu.

Lira adını taşıyan ilk Türk parası 5 Ocak 1843’te  Sultan Abdülmecid tarafından bastırıldı. O zamanlar karşımıza Türk Lirası olarak değil de, Osmanlı Lirası adıyla çıkıyor. Bu Osmanlı altın parasının halk arasındaki adı Sarı Lira, ağırlığı ise 7,20 gramdı.  Daha sonra 2 Haziran 1854’te çeyrek lira, 18 Şubat 1855’te de iki buçukluk ve beşibiryerde basılıyor.

Türkiye Cumhuriyeti döneminde basılan ilk paralar ise 1924 yılında bastırılan madeni paralardı ve toplam dört çeşitti: 100 Para, 2 ½ Kuruş, 5 Kuruş ve 10 Kuruş. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en küçük parası ise ilk kez 1940 yılında basılan madeni 10 Para idi. Bu arada ufak bir not daha düşerek belirtelim, 1 kuruş 40 para değerindeydi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra da tedavüldeki Osmanlı banknotları uzunca bir süre geçerliliğini sürdürmüş, Osmanlı İmparatorluğu’ndan miras kalan 153.748.563 liralık banknot Cumhuriyet rejimi kendi banknotlarını çıkarıncaya kadar kullanılmaya devam etmiştir. Türkiye Cumhuriyetinde kâğıt paralarla ilgili ilk çıkarılan yasa,  12 Ocak 1926 tarihli  ve 701 sayılı “Mevcut Evrakı Nakdiyenin Yenileriyle İstibdaline dair Kanun”dur.

Bu yasa ile tedavüldeki Osmanlı paralarının yerini almak üzere yeni kağıt paralarını bastırılması kararlaştırılmıştır.  Bu yasanın hükümlerine göre Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, çeşitli tarihlerde tedavüle çıkartılan 161.018.663 liralık banknottan o güne kadar değişik sebeplerle imha edilen 7.270.100 liralık kâğıt paradan sonra bakiye olarak tedavülde bulunan 153.748.563 liralık kâğıt paraya denk miktarda yeni kâğıt para bastırılacak ve bu kâğıt paraların tedavüle çıkmasından sonra eski Osmanlı Devleti kâğıt paraları bu yeni Cumhuriyet dönemi kâğıt paraları ile değiştirilecektir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Kâğıt Paraları

701 sayılı yasanın yayımlanmasından sonra bu yasanın hükümlerine uyularak Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk basılacak kâğıt paralarının özellik ve baskı şekillerine karar vermek üzere Maliye Vekâletinden Mustafa Abdülhalik Bey’in (Renda) başkanlığında ve yasanın öngördüğü Ziraat, İş, Osmanlı İtibarı Millî, Akhisar Tütüncüler, Akşehir Bankaları ve Türkiye’de faaliyette bulunan diğer bankaların birer temsilcisinden meydana gelen “Evrakı Nakdiye Komisyonu” göreve başlamıştır. Abdülhalik Renda’nın başkanlığını yaptığı bu komisyon 1, 5, 10, 50, 100, 500 ve 1.000 liralık kupürlerden oluşan banknotların basılmasını kararlaştırmıştır.

Komisyonun çalışmalarında gözönüne alınan en önemli konu, yeni bastırılacak banknotların taklit edilemeyecek ve sahtesi basılamayacak cinsten olmasını temin etmek olmuştur. Yerli basımevleri ile yapılan temaslar, kabartma olarak ve filigranlı kâğıt paraların o günkü şartlar altında memleketimizde basılmasının olanaksız olduğunu ortaya çıkartmıştır. Bunun üzerine yabancı basımevleri ile ilişki zorunluluğu doğmuş ve komisyonun beşinci toplantısına, Bradbury – Wilkinson, Thomas de la Rue, Harrison, Waterlow and Sons (İngiliz) firmaları ile birlikte Amerikan, Fransız ve bir de Hollanda firması temsilcisi katılmıştır.

Komisyon kâğıt paraların kabartma olarak basılmasını temin edecek Taydus yöntemini benimsemiş ve bu sistem baskının da o tarihlerde ancak İngiliz ve Amerikan basımevlerinde yapılabileceği anlaşılmıştır.

Nihayet uzun tartışmalar sonunda resimlerin Evkaf Müzesi Müdürü ressam Ali Sami Bey tarafından yapılması koşuluyla, kâğıt paraların İngiliz “Thomas de la Rue” firması tarafından 88.000 İngiliz lirasına bastırılmasına karar verilmiştir. O günkü Cumhuriyet Hükümetinin içinde bulunduğu zor ekonomik karşın bu kadar büyük bir baskı bedeline razı olması, yukarıda belirtildiği gibi Osmanlı Devleti’ni zaman zaman çok zor durumlara düşüren kâğıt paraların sahtelerinin yapılabilmesi korkusu olmuştur.

Ressam Ali Sami Bey’in hazırladığı resimler 1926 yılı Temmuz ayında tamamlanmış ve bunların komisyonda uygun görülmesinden sonra Londra daki basımevine Cumhuriyet Dönemi kâğıt paralarının baskı hazırlıklarına geçilmesi talimatı verilmiştir. Bilâhare Avrupa’da hazırlanan klişeler peyderpey Ankara’ya getirilmiş ve komisyon tarafından incelenip uygun görülenler Thomas de la Rue Basımevine gönderilmiştir. Baskı işlerine eşlik etmek üzere 4 kişilik bir heyet de Londra’ya gitmiştir.

Bu suretle başlayan çalışmalar 9 aylık bir sürede sonuçlanarak 1927 yılı Mayıs ayından itibaren çeşitli kupürlere ait sandıklar peyderpey İstanbul’a getirilmiş ve bunların sayım ve dağığtımı ile görevlendirilmiş bulunan Osmanlı Bankası kasalarına tevdi edilmiştir.

Londra’daki Thomas de la Rue Basımevinin 1927 yılı Mayıs ayında başlayan banknotların teslim etme işlemi aynı yılın Eylül ayına kadar devam etmiş ve sayım işleri de sonraki aylarda tamamlandığından Türkiye Cumhuriyetinin ilk kâğıt paraları ancak 5 Aralık 1927 günü tedavüle çıkabilmiştir. Türkiye Maliye tarihinde Birinci Emisyon olarak adlandırılan bu 7 farklı değerdeki kâğıt paralar 5 Aralık 1927 gününden itibaren eski kâğıt paralar ile değiştirilmeye başlanılmıştır.

Osmanlı Devleti’nin son kâğıt paralarına 4 Aralık 1927’den itibaren 6 aylık bir tedavül süresi verilmiş fakat sonra görülen lüzum üzerine bu süre 3 ay daha uzatılmıştır. Bu suretle 4 Eylül 1928 tarihine kadar Osmanlı Devleti’nden devir alınmış olan kâğıt paralar piyasada geçerli olmuş, ancak bu tarihten itibaren geçerlilikleri son bulmuştur.

En Değerli Türk Parası

Cumhuriyet Hükümeti bu dönemde tedavüle fazla kâğıt para çıkarmamak için büyük özen göstermiş ve piyasada teorik olarak var olan 158.748 563 liralık kâğıt para bastırılmıştır. Paraların yenileri ile değiştirilmesi sonucu çeşitli nedenlerle zayi olmuş eski banknot karşılıklarının da Maliye Vekâletinde yedek olarak saklanması ve derhal piyasaya çıkartılmamasına karar verilmiştir.

Birinci Emisyon banknotların en önemli özelliği,  üzerindeki metinlerin Arapça, küpürlerin değerlerinin ise Fransızca yazılı olmasıdır. Fakat bu bu durum 1928 yılı kâğıt paraları açısından yeni bir problem ortaya çıkarmıştır. Bu yıl bilindiği gibi Harf Devrimi yapılmış ve Türkiye Cumhuriyeti eski Arap harflerini terk ederek Latin harflerini kabul etmiştir. Bu devrim, büyük emek, masraf ve çalışma sonucu tedavüle çıkarılan ilk Emisyon kâğıt paralar için bir talihsizlik olmuş ve Cumhuriyet hükümetinin yeni kâğıt para bastırmaya o günkü ekonomik gücü yetmediğinden 1928 yılından sonra Türkiye’de her türlü basın yeni Latin harfleri ile yapıldığı halde eski harfli banknotların geçerlilikleri 10 yıl daha devam etmiştir.

Birinci emisyonun diğer ilgi çekici bir özelliği ise ön yüzünde Atatürk ya da İnönü portresinin olmadığı banknotları içeren tek emisyon olmasıdır. Birinci emisyon 1, 5, 10 liralıklar hariç Cumhuriyet döneminde bugüne kadar basılan bütün banknotların üzerinde ya Atatürk ya da İnönü portresi bulunmaktadır.

Thomas De La Rue firması tarafından filigranlı kağıtlara kabartmalı olarak basılan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kağıt paralarının ressamı, ilk pullarda da olduğu gibi açılan yarışmada birinciliği kazanan deniz subayı ve Güzel Sanatlar mezunu olan Ali Sami (Boyar) Bey’di. Bu emisyon dahilinde basılan ve günümüze kadar çok az sayıda örneği ulaşabilen 100’lük banknotun seri numarasının olmaması, koleksiyoncular arasında “erörlü” olarak tanımlanan bu banknotu en değerli Türk paralarından biri kılmaktadır.

Yine bu emisyon dahilinde basılan 1.000 lira ise bilinen en değerli Türk parasıdır. Toplam 15 bin 374 adet basılan bu Birinci Emisyon 1000 Lira’dan yaklaşık 23 tanesi ikinci emisyonun tedavüle sürülmesinden sonra geri dönmemiştir ve ancak 7 tanesinin yeri bilinmektedir. En nadir ve değerli Türk parası olan 1927 İngiltere basımı 1.Emisyon 1000 lira, 2010 yılında 250.000 TL bedelle müzayedeye çıkmıştır.

Latin Harfleri İle Basılan İlk Türk Lirası

1. Emisyon 1000 Lira3 Ekim 1931 tarihinde Merkez Bankası’nın kurulması ile para basma yetkisi de Osmanlı Bankası’ndan Merkez Bankası’na geçmiştir. Merkez Bankası’nın piyasaya sunduğu ikinci emisyon kağıt paralar sadece Türkçe Latin harfli olarak tasarlanmış ve 15 Ekim 1937 tarihinde piyasaya sürülen 5 liralık banknot Türkiye Cumhuriyeti’nin Latin harfleriyle basılan ilk kağıt banknotu olmuştur (Latin harfleri ile 1934 yılında madeni 100 kuruş basılmıştır). 1, 2½, 5, 10, 50, 100, 500 ve 1.000 liralık küpürler olarak tasarlanan ikinci emisyon küpürler arasında 1 liralık kağıt para yalnızca tasarım olarak kalmış, hiçbir zaman basılmamıştır.

Yalnız 1937 ve 1938 yıllarında yeni harfli II. Emisyon banknotlarının 5, 10, 50 ve 100 liralıkları tedavüle çıkarıldıktan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün 10.11.1938 tarihindeki ölümü, Atatürk resimli II. Emisyon banknotların tamamının tedavüle çıkmasını engelledi. Gerçi klişe ve kalıpları önceden hazırlanmış olan Atatürk resimli 500 ve 1000 liralık kağıt paralar 1939 yılında tedavüle çıkarıldı yalnız kararlaştırılan miktarın tamamı aynı resimde bastırılmadı ve bu büyük kupürlerin ikinci kısmı Atatürk’ün ölümü üzerine Cumhurbaşkanı olan İnönü’nün resimlerini taşımaya başladı.Yani piyasada önyüzlerinde hem Atatürk hem de İnönü portresi bulunan iki farklı 500 lira ile 1000 lira  dolaşmaktadır artık.

İkinci Dünya Savaşı’nın hüküm sürdüğü bu ortamda Merkez Bankası her koşula karşı hazırlıklı olmak adına hükümetten piyasadaki ufak küpür gereksinimi gidermek için izin ister. Hükümetin izin vermesi bu sefer 50 kuruşluk yeni bir banknot hazırlanır ve İngiliz De La Rue firmasına sipariş verilir. Fakat paraları getiren City of Roubaix gemisi Yunanistan’ın Pire limanı yakınlarında batınca 50 kuruşluk bu banknotlar da hiçbir zaman tedavüle çıkamadan tarihteki yerini alır. Çünkü Pire’de batan paralar yerel halkın eline geçmiş ve Yunanistan hükümetinin durumu Ankara’ya bildirmesi ile Ankara hükümeti acil bir açıklama ile bu banknotların tedavülünden vazgeçildiğini duyurur.

Türk Lirası’ndan Atatürk Portresi Kaldırılıyor

İnönü resmi bulunan 1000 Türk LirasıÜçüncü ve dördüncü emisyon paraların belki de en önemli ve bugün dahi en fazla tartışılan özelliği bu emisyonlara dahil hiçbir küpürün üzerinde Atatürk portresi bulunmamasıdır. Bu emisyonlardaki banknotların üzerinde İsmet İnönü’nün portresi bulunmakta olup, yalnızca 10 ve 100 liralık iki küpürden oluşan dördüncü emisyon Cumhuriyet tarihinde en az küpüre sahip emisyondur.

Bu noktada, yıllardır sürmekte olan “İsmet İnönü Türk parasının üzerindeki Atatürk resmini kaldırdı” dezenformasyonuna bir parantez açmak gerekir. Çünkü yeni basılan baknotlarda İnönü’nün resminin bulunması kendi isteği nedeniyle değil, bizzat Atatürk döneminde 30 Aralık 1925 tarih ve 701 sayılı “Mevcut Evrak-ı Nakdiye’nin Yenileriyle İstibdaline Dair Kanun” ve ardından yayınlanan 16 Mart 1926 tarihli 3322 sayılı kararname nedeniyle olmuştur.

Atatürk döneminde çıkarılan bu kararnameye göre 1, 5 ve 10 liralık banknotların ön yüzünde “Cumhuriyeti musavver bir timsal”, 50, 100, 500 ve 1000 liralık banknotların üzerinde ise “Reisicumhur hazretlerinin resmi”nin bulunması karara bağlanmıştır. Kısacası İnönü’nün Cumhurbaşkanı olduğu dönemde basılan banknotların ön yüzünde İnönü’nün resminin bulunması tamamen Atatürk döneminde uygulamaya konulan bu kararnameden doğan yasal bir zorunluluktur.

Beşinci emisyon banknotlar 1951 ile 1971 yılları arasında dolaşımda kalmıştır. 1 Aralık 1951 tarihinde tedavüle sunulan 50 liralık kupür ile İnönü’nün resmi banknotlardan kaldırılmış, tüm banknotlar yeniden Atatürk resimli ve filigranlı olarak tedavüle çıkmaya başlamıştır. Cumhuriyet tarihinin en popüler paralarından biri olan ve halk arasında “Mor Binlik” olarak adlandırılan 1000 liralık banknot da beşinci emisyona dahildir. Çoğu insan bu kadar popüler olmasından dolayı Mor Binlik ile 1. Emisyon 1.000 Lira’yı birbirine karıştırmakta ve Mor Binlik’in değeri konusunda kafasında soru işaretleri oluşmaktadır. Eğer elinizde varsa ve “Mor Binlik ne kadar eder”  diye merak ediyorsanız 250 TL’ye bile Mor Binlik’in satın alınabileceğini bilmenizde fayda var.

Osmanlı İmparatorluğu dönemimden kalma kağıt paraların tedavülden kalkması Cumhuriyet’in 25. yılına rastlamaktadır. Hükümet, 14 Mart 1947 tarihinde aldığı kararla, Osmanlı Bankası banknotlarının 1 Nisan 1947 tarihinden itibaren 1 sene içinde altın karşılığı ödeneceğini duyurmuş ve Cumhuriyetin Osmanlı’dan devraldığı son kağıt paralar da Türk tarihindeki yerini almıştır.

Tamamıyla Türkiye’de Basılan İlk Emisyon

Mor Binlik

Ankara’da Banknot Matbaası kurulmasıyla 4 Ağustos 1958 tarihinden itibaren daha önce İngiltere, Almanya ve ABD gibi ülkelerde basılan kağıt paralar da artık Türkiye’de basılmaya başlamıştır. Türkiye’de basılan ilk kağıt para ise beşinci emisyon 100 liradır. Altıncı emisyona dahil banknotlar içinde 1. tertip 20 lira da İngiltere’de basıldığından, tamamıyla Türkiye’de basılan ilk emisyon yedinci emisyondur. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren en büyük küpür olma sıfatını uzun yıllar taşıyan 1.000 lira da, 1981 yılında tahtını yedinci emisyon 5.000 liraya bırakmıştır.

Merkez Bankasının para piyasalarındaki etkinliğini artırmak amacıyla 14 Ocak 1970 tarihinde 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu kabul edildi. 1927 yılında basılan ilk emisyon paraların üzerinde “30 Kanunuevvel 1341 tarih ve 701 numaralı kanuna göre”, ikinci emisyondan  1970 yılına kadar piyasaya sürülen paraların üzerinde “11 Haziran 1930 tarih ve 1715 numaralı kanuna göre” ibaresi yer alırken, 14 Ocak 1970 tarihinde 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun kabul edilişinden bugüne kadarki tüm paraların üzerinde artık  “14 Ocak 1970 tarih ve 1211 sayılı kanuna göre çıkarılmıştır” ibaresi yer almaktadır.

Özelikle koleksiyoncular açısından önemi olan hatıra paraların basımı için 1970 yılına kadar beklemek gerekti. 28 Mayıs 1970 tarihinde TBMM’de kabul edilen 1264 sayılı Madeni Ufaklık ve Hatıra Para Bastırılması Hakkında Kanun ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk hatıra paraları basıldı. İlk hatıra para ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun 50. yılı anısına bastırılan madeni para idi. Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü 2000 yılından itibaren de, Cumhuriyet döneminde basılan madeni paraların özgün kalıplarını  kullanarak genç kuşaklara eski paralara tanıtmayı amaçlayan serilerin basımına başladı. Nostalji adı verilen bu hatıra para setinin ilki,  2000 yılında  100 Kuruş (1934) gümüş, ½ Kuruş (1948) altın, 1 Kuruş (1949) altın, 2 ½ Kuruş (1950) altın, 25 Kuruş (1951) altın, 2 ½ Lira (1965) gümüş, 5 Lira (1975) gümüş olmak üzere 7’li set biçiminde koleksiyoncuların beğenisine sunuldu.

Türk Lirası Dünyanın En Değersiz Para Birimi Oluyor

En büyük küpürlü Türk Lirası banknotu

12 Eylül 1980 darbesinden sonra Özal hükümetiyle başlayan süreçte Türk lirasının Cumhuriyet tarihi boyunca yaşadığı en hızlı değer kaybı sürecine tanık oluyoruz.  Bu değer kaybı yüzünden 1930 yılında 883 kilogram ekmek ya da 142 kilogram et alınabilen 1 lira ile 1991 yılında ancak 1 kutu kibrit alınabiliyordu. Bu enflasyonun sonucu olarak 16 Ocak 1995 tarihinde 1.000.000 liralık banknotlar piyasaya sürüldü. 5 Kasım 2001 tarihinde piyasaya sürülen ve Cumhuriyet tarihinin en büyük küpürlü banknotu olan 20.000.000 Türk Lirası’nın değeri ancak 12,8 ABD Doları idi. 101 ülke para birimi içinde Türk Lirası’ndan sonra en değersiz para birimi olan Romen Leyi idi ama 1 Romen Leyi bile tam 49 Türk Lirası’na eşitti. Ocak 2004 itibariyle dünyada tedavülde olan en büyük banknot kupürleri içinde birincilik de açık ara farkla Türk Lirasına aitti:

Ülke En Büyük Kupür USD Karşılığı
Endonezya 100.000 12,0
Kamboçya 100.000 25,1
Lübnan 100.000 66,0
Mozambik 100.000 4,2
Paraguay 100.000 16,1
Romanya 1.000.000 31,0
Türkiye 20.000.000 15,0
Vietnam 500.000 6,4

Ve Sonunda Türk Lirası’ndan Altı Sıfır Atılıyor

İlk kez 1983 yılında dönemin Maliye Bakanı Adnan Başer Kafaoğlu tarafından gündeme getirilen ama 12 Eylül rejimi tarafından sakıncalı bulunduğu için kabul görmeyen Türk Lirası’ndan sıfır atmak bir zorunluluk haline gelmişti. 12 Eylül döneminden bu yana yaşanan yüksek enflasyon nedeniyle bazı ekonomik değerler, dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığı biçimde trilyonlar, hatta katrilyonlarla ifade edilmeye başlanmış; bol sıfırlı rakamlar nedeniyle yalnız muhasebe ve istatistik kayıtlarında değil, bilgi işlem programları ve ödeme sistemlerinde de sorunlar çıkmaya başlamıştı. Sonunda 28 Ocak 2004 tarih ve 5083 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun” uyarınca Türk lirasından 6 sıfır atma operasyonu kapsamında 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren sekizinci emisyon dolaşıma verildi. Bu emisyonla birlikte Türk Lirası geçici bir süre için Yeni Türk Lirası (YTL) adını alıyordu. 20.000.000 liralık banknot yerine en büyük banknot artık 100 Yeni Türk Lirası idi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin dokuzuncu ve son emisyonu 1 Ocak 2009 tarihinde dolaşıma çıktı. Bu emisyon ile Türk Lirası’ndan “Yeni” ibaresi çıkarıldı, en büyük banknot ise 200 Türk Lirası oldu. YTL küpürlü kağıt ve madeni paralar ise 1 Ocak 2010’da tedavülden kaldırıldı. Böylece bu kısa yolculukta 1927 yılında piyasaya sürülen birinci emisyon ile 2009 yılında piyasaya sürülen dokuzuncu emisyon arasındaki toplam dokuz emisyonda 24 farklı kupürde ve 126 tertipte kağıt Türk Lirası kullanıldığını görüyoruz.

Bugüne kadar basılan Türkiye Cumhuriyeti banknotları üzerinde toplamda 12 farklı kişinin portresi bulunmaktadır. Bu kişiler içinde yalnızca Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’nün portreleri banknotların ön yüzünde yer aldığı gibi, yine yaşarken Türk Lirası’nın üzerinde resmi bulunan kişiler yalnız bunlardır. Atatürk’ün ve İsmet İnönü’nün portreleri birçok banknotun üzerinde bulunurken, Türk Lirası’nın üzerinde resmi bulunan tek Osmanlı padişahı olan Fatih Sultan Mehmet ve diğerlerinin resimleri yalnızca tek bir banknot üzerine basılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti banknotlarında resmi bulunan kişiler şunlardır:

  • Mustafa Kemal Atatürk
  • İsmet İnönü
  • Mehmet Akif Ersoy
  • Fatih Sultan Mehmet
  • Mevlana Celaleddin-i Rumi
  • Mimar Sinan
  • Ordinaryus Prof. Dr. Aydın Sayılı
  • Ordinaryus Prof. Dr. Cahit Arf
  • Mimar Kemaleddin
  • Fatma Aliye
  • Itri
  • Yunus Emre
13 Yorum