Bizans ve İran ordularını yenip ülkelerini ele geçirdikleri sıralarda Arap ordularındaki askerlerin sayısı, bu iki devletten her birinin yalnız bir şehrindeki muhafız askerlerinin sayısından bile azdı. Bundan başka Araplar, büyük devletlerle yapılacak savaşlar için gerekli savaş tekniğini bilmiyorlardı. Ekonomik durumları, savaş araçları almaya yetersizdi. Bizans ve İran ise o
Babil kenti, Mezopotamya’nın can damarı olan Dicle ile Fırat nehirlerinin birbirlerine en yakın oldukları yerde, bugünkü Bağdat’ın 90 km kadar güneyinde kurulmuştu. Kent zaman içinde öylesine büyümüştü ki, söylencelere göre merkezde oturanlar, sınır mahallelerinin düşman saldırısına uğradığını ancak çok uzun zaman sonra öğrenebiliyordu. Kısacası Babil ilkçağın en büyük metropollerinden
Yapımı tam 23 yıl süren, ilk açılışından sonra yanıp kül olan; 12 Mart darbesi döneminde yakıldığı iddia edilerek davalara konu olan; yanışından 8 yıl sonra da yeniden inşa edilen Atatürk Kültür Merkezi’nin tarihçesi, tipik bir Türkiye macerası kıvamındadır. Günümüzde hepimizin Taksim Meydanı olarak bildiğimiz alanda 19. yüzyılın ortalarına kadar
Yıl 1963; Kıbrıs kaynıyor. Makarios yönetimindeki Rumlar, Akritas Planı (Türklerin imha edilmesi) doğrultusunda 21 Aralık’ta saldırıya geçiyor. Sonradan “Kanlı Noel” olarak anılacak saldırıda Rumlar hiç beklemedikleri bir sürprizle karşılaşıyor. Türklerin tamamen savunmasız olduğunu düşünen Rumların karşısına çıkan silahlı bir direniş örgütü, planın başarıya ulaşmasına engel oluyor. Kıbrıs Türk Mukavemet
Galatasaray Lisesi veya eski adıyla Mekteb-i Sultani, Batı dünyası kurumlarının ülkemize aktarıldığı bir dönemde kurulmuş ve bugünlere ulaşmış köklü bir eğitim kurumudur. 1 Eylül 1868’de açılan Mekteb-i Sultani, “Batılılaşma” sürecinin yaşandığı II. Mahmut ve Tanzimat dönemlerinin eğitim alanındaki önemli bir uzantısıdır. O dönemlerde, bir tür orta öğretim kurumu olan
Bir askeri harekatın ya da savaşın başarıyla sonuçlanmasında muharip güçlerin teknik donanımı, eğitim ve disiplin durumu yanında gerek sefer öncesi gerekse sefer sırasında yapılan hazırlıkların büyük payı vardır. Tarih boyunca birçok umulmadık askeri hezimetin ardında “İyi generaller stratejiyi, mükemmel generaller lojistiği düşünür” sözüyle anlamını bulan bu gerçek yatar. Nitekim