Babamı Arayamadık Bile…

Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya yargılanıyor. Acaba bende müdahil olsam mı diye çok düşündüm.

Kendi mağduriyetim için değil. Babam için müdahil olmayı istedim. Çünkü babam, 12 Eylül günü Giresun’da ilk gözaltına alınanlardandı.

Babamın sol örgüt üyeliği filan da yoktur. Herhangi bir sağ örgüt ile de ilişkisi yoktur. Normal bir vatandaştır. Namazında niyazındadır.

İşçi idi ama hiç bir zaman greve de katılmamıştır. Mitinge, gösteriye de katıldığı olmamıştır. Böyle bir adam 12 Eylül gününün sabahında nasıl gözaltına alınır? Alındı işte… O yaşa kadar karakola dahi gitmişliği bulunmayan babam, 12 Eylül günü göz altına alındı.

O gün, gün boyu babamdan haber dahi alamadık. Nerede olduğunu da bilemedik. Sokağa çıkma yasağı nedeniyle onu arayamadık da…

Babam nereden bilsin 12 Eylül sabahı Kenan Evren ve Kuvvet Komutanlarının darbe yaptığını.

Nereden bilsin, darbeciler adına Kenan Evren’in 1 numaralı bildirisi ile sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini…

Seka Aksu Kağıt Fabrikası’nın Ölçü Aletleri’nde işçi olan babam, 06.00-14.00 mesaisi için evden çıkmış.

Annem, işçi servisine yetişmek için saat 05.20 de evden ayrıldığını söyledi. Oturduğumuz Hacı Hüseyin Mahallesi sahilinden servis babamı alıyordu ve mesai bitiminde de aynı yerde bırakıyordu.

O sabah da her sabah gibi aynı saatte evden çıkmış.

Sabah kalktığımızda siyah beyaz televizyonumuzdan, darbe olduğunu ve sokağa çıkma yasağı uygulandığını öğrendik.

Ama babam sokağa çıkmıştı! 12 Eylül’ün yasağını delmişti. Acaba babamı da sokağa çıkma yasağını deldi diye gözaltına alırlar mıydı?

Hepimiz sokağa çıkma yasağını duyunca birbirimize baktık.

Anneme, “babamı gözaltına almış olabilirler” dedim. Annem bana öfkelice baktı. “Gözaltına alınacak birisi varsa o da sensin. Yaşlı başlı adamı niye gözaltına alsınlar” dedi.

Gözaltına alınacağına hiç ihtimal vermiyordu.

Solcu Olduğumuz İçin Gözaltına Alınabilirdik

Ama gözaltı muhabbeti annemi tedirgin de etmişti. Tedirginliğinin nedeni, “ya seni gözaltına alırlarsa” kaygısı idi. Yani bendim.

Anneme göre solcu olduğumuz için gözaltına alınabilirdik! Üniversite de zaten ara sıra gözaltına alınıyorduk ya… Yine alınabilirdik…

Sokağa çıkma yasağı olduğu için gün boyu evde idik. Gün boyu darbecilerin yayınladıkları bildirileri televizyondan izledik.

Bu arada babamın eve gelme saati olan 14.30 da olmuştu. Saat 14.00 de vardiyası biten babam, 14.30 gibi evde olurdu.

Ama babam gelmemişti!

Biz ise birbirimizin yüzüne bakıyorduk. Zaman biraz daha geçti ama babam yine yoktu.

“Babamı kesin gözaltına aldılar” dedim.

Dedim ama annem bana kızdı.

“Baban namazında niyazında… Onu niye gözaltına alsınlar ki? Belki de mesaiye kalmıştır” diyordu.

Evet, bazen mesaiye de kalıyordu ama benim içim rahat değildi. Bu mesai işi filan değildi. Babamı kesin gözaltına almışlardı.

Onu dışarı çıkıp arayamıyorduk da…

Sadece çıkıp gelmesini bekliyorduk. Saatler geçiyor ama babam bir türlü eve gelmiyordu.

Hava kararmıştı. Saat 20.30 oldu ama babam yine yoktu. Biz ise sadece bekliyorduk. Artık annem de kaygısını dile getirmeye başlamıştı.

Derken kapı çalındı.

Hep birlikte kapıya koştuk. Gelen babamdı.

O an nasıl sevindik anlatamam. Ama babam çok yorgun ve bitkindi. Hali hiç de mesaiye kalmış birisine benzemiyordu!

Tuvalete ve lavaboya dahi gitmesine izin vermeden hepimiz babamı soru yağmuruna tutmuştuk.

“Nezaretteydim” dedi.

Sonra da anlattı bir bir başından geçenleri.

Sabah işe gitmek için servis beklerken gözaltına almışlar. Sadece babamı değil, o gün sabah vardiyası için sokağa çıkan bütün Seka çalışanları gözaltına alınmış.

Anlattığına göre GBT’lerine bakmışlar. Kimlik tespitlerini yapmışlar. Sonra da salıvermişler… Günün yorgunluğu, açlığı ve de tedirginliği babamın yüzünden okunuyordu.

Seka Aksu Kağıt Fabrikası Ölçü Aletleri Servisi işçisi olan babam, 12 Eylül 1980 günü gerçekleştirilen darbe sonrasında ilk göz altına alınanlarda birisiydi!

Babamın ilkokul yılları için anlattığı bir öyküsü vardı. Aklıma o öykü geldi. İlkokul öğretmeni (eğitmen) Dişli Hoca, babamı derste ödevini yapmadığı için cezalandırmış. Babam da arkadaşlarının içinde utandırılmasına çok kızmış. Akşam Dişli Hoca komşu köydeki evine giderken babam pusuya yatmış. Topladığı taşlarla Dişli Hoca’yı taş yağmuruna tutmuş…

Böylece belki de ilk öğrenci eylemini gerçekleştirmişti!

Ve 12 Eylül’ün ilk gözaltına alınan emekçilerinden birisi de o olmuştu!

1940’lı yılların eylemci öğrencisi, 1980’li yılların gözaltına alınan emekçisi idi babam…

Hem de hiç suçu günahı yokken.

Acaba bende müdahil olsam mı babam için…

Kendim için değil!

YAZI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.