12 Eylül’den Bir Anı: İhsan Hacımuratoğlu

12 Eylül öncesinin zor günlerini yaşıyorduk. Memleket yangın yeri gibiydi. Trabzon’da diğer kentlerden farklı değildi. Neredeyse her gün olay vardı.

Kuklacı perde gerisinde ama kuklaları meydanlarda idi… Can güvenliği en önemli sorundu.

Okula grup halinde birlikte gidiyorduk. Tek başına okula gitmemiz neredeyse olanaksızdı. Teneffüslerde de gruplar halinde dolaşıyorduk.

Kantine birlikte gidiyorduk.

Bahçede birlikte dolaşıyorduk.

Okul çıkışında da birlikteydik…

1980 öncesinde Fatih Eğitim Enstitüsü Kemerkaya’ya taşınınca Ganita ve Dalyan Çay Bahçesi de öğrencilerin ikinci durağı olmuştu. Sınavlara hazırlanmak isteyen çoğu arkadaş burada ders çalışırdı.

70’li yıllar boyunca ülkenin sürüklendiği kargaşadan Fatih Eğitim Enstitüsü de payına düşeni almıştı. Ganita’da şöyle bir soluklanmak, sınavlara hazırlanmak, Mehmet Salih’in çayından içmek için gelen birçok öğrenci nereden geldiği bilinmeyen kör kurşunlardan da korunmak zorundaydı.

İhsan Hacımuratoğlu’nu Fatih Eğitim Enstitüsü’nde tanıdım.

Ayrı gruplarda olsak da tanışıyorduk. Devrimci Yol grubunda yer alıyordu. Türkçe Bölümü öğrencisiydi.

Hopalı olan İhsan, lider özellikleri ile öne çıkmıştı. Yiğitliği ve cesareti ile de tanınıyordu.

Türkçe ve Sosyal Bilgiler bölümleri aynı binada idiler. Bir gün Türkçe Bölümü koridorunda dolaşıyorduk. İhsan, nefes nefese koridora geldi. Peşinde de polisler vardı. İhsan, polislerden kurtulmak için çabalıyordu.

İhsan, o hızla bir sınıfa girdi. Biz de açık bırakılan sınıfın kapısında idik. İçeriyi görüyorduk. Bizim sınıfın kapısını kapattığımız için de polis sınıfa giremiyordu.

Sınıfta ders veren Kemal Bey ve öğrenciler şaşırmışlardı.

İhsan Pencereye Koştu…

İhsan, doğruca pencereye gitti. Camı açtı. Polisten kurtulmak için atlamayı düşünüyordu. Ama o yükseklikten de atlanmazdı…

Açık pencereye çıkan İhsan, bir müddet aşağıya baktı. Biz de ona bakıyorduk. Polis ise arkamızda sınıfa girmek için çabalıyordu.

Sonra ne mi oldu?

İhsan pencereden indi. “Çok yüksekmiş atlanmaz” sözleri ağzından çıktı. Atlamaya gözü kesmemişti.

Sınıftan bizim aramızdan dışarı çıktı ve onu bekleyen polisler İhsan’ı alıp götürdüler.

“Çok yüksekmiş atlanmaz” sözleri İhsan’dan aklımda kalan son sözler oldu. Gözaltına alınan İhsan, bir müddet sonra özgürlüğüne kavuştu.

Ancak kısa bir süre sonra, 29 Ocak 1979 günü İhsan Trabzon’da pusuya düşürülerek katledildi. Katledildiğinde daha henüz 21 yaşındaydı.

Ülkemizi 12 Eylül’e götürmek isteyenlerin taşeronları görevlerini başarı ile yaptılar! Kardeşi kardeşe kırdırtmayı, Türkiye’yi kaos içine sokmayı başardılar.

Hopa Başoba köyünün yiğit delikanlısı toprağa düştü… Daha önce hangi düşünceden olursa olsun yalnızca inandıkları dava için yaşamlarını vermekten çekinmeyen binlerce Türk gencinden biriydi İhsan.

Yıllar sonra nişanlımın çalıştığı Hopa’ya gittim. Kemalpaşa Beldesinde nişanlımın çalıştığı köyde birkaç gün kaldım.

Köylülerle sohbet sırasında, benim KTÜ Fatih Eğitim Enstitüsü mezunu olduğumu öğrendiklerinde gözleri ışıdı.

“Bizim İhsan’ı tanır mıydın” diye sordular.

Elbette tanıyordum.

Bu kez sohbetin konusu İhsan oldu. İhsan’dan anılar oldu. 12 Eylül oldu…

Köylülerin gözlerinde ben adeta İhsan olmuştum.

Nişanlım da gelinleri olmuştu.

Şimdi Hopalı dostları İhsan’ı her yıl Başoba Köyü’nde mezarı başında anıyorlar. Benim gözümde ise İhsan, Türkçe Bölümünde sınıfın penceresindeki hali ile durmaktadır.

Yiğit ve kararlı tavrı ile…

YAZI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.