Hat Sanatı

Arap sanatında hüsn-ü hat olarak da adlandırılan hat sanatı sıklıkla dekoratif amaçla kullanılan, bir görsel sanat türüdür. Bu güzel yazı yazma sanatının temeli, Araplar gibi Sami ırktan olan ve bugünkü Ürdün’ün batısıyla, Lut gölünün güneyinde yaşayan Nebatilere dayanır. Araplar ticaret kervanları vasıtasıyla hat sanatı ile tanışmışlar ve kullanmaya başlamışlardı. Bu kavmin ortadan kalkmasından sonra Araplar onların yazısını tamamen benimsediler ve İslamiyet’in doğuşuyla yazıya verilen önem artınca hat sanatının gelişimi de hız kazandı.

Halifeler döneminde (632-661) birçok kentin ele geçirilmesiyle Arap hattı yaygınlaştı, yeni adlarla gelişimini sürdürdü. Basra’da hatt-ı basri, Hz. Ali’nin Küfe kentini merkez yapmasından sonra da hatt-ı kûfi adını aldı. Emeviler döneminde (661-750) İslam devletinin sınırları Türkistan’dan Endülüs’e kadar uzanırken, Arap yazısı çeşitli İslam ülkeleri tarafından kullanılan ortak bir yazı haline geldi ve İslam hattı olarak adlandırılmaya başlandı. Emevilerin son döneminde hatt-ı kûfi değişikliklere uğradı harflerin köşeli biçimleri yuvarlaklık kazanmaya başladı.

Hat sanatındaki en büyük değişiklik Abbasiler döneminde meydana geldi. Abbasiler döneminin başlarında aklâm-ı sitte (altı kalem) denilen ve muhakkak, reyhani, sülüs, nesih, tevki ve rıka’dan oluşan altı tür yazı meydana geldi.

Hat Sanatının Yazı Türleri

Muhakkak: Kûfi’den türemiş ilk yazı çeşidi. Bu yazıda dikey harflerin boylarıyla sin, şın, sad, dad, fe, nun gibi çanaklı harflerin sola doğru uzayan kısımları sülüs yazıya göre daha uzundur. Çanaklı harfler de sülüstekiler kadar derin değildir. Muhakkak yazıda harfler birbiriyle kaynaştırılmadan yazılır.

Nesih: Sülüs yazıyla birlikte İslam ülkelerinde en çok kullanılan yazı çeşididir ve sülüs yazının küçüğü izlenimini verir.

Reyhani: Muhakkak yazının küçük yazılan şeklidir. Yaklaşık XV. yy’ın sonlarına kadar Kuran’ın yazımında kullanılmış, ama fazla yer kapladığı için sonradan bırakılmıştır.

Rıka: Tevki yazının küçük yazılmış şeklidir, icazetnamelerde çok kullanıldığı için “hattı icaze” adıyla da anılır.

Sülüs: Harfin üçte ikisi düz, üçte biri yuvarlak olduğu için “üçte bir” anlamındaki bu adı taşıdığı söylenir. Yazıların anası anlamına gelen “ümmülhat” adıyla da bilinir.

Tevki: Halife ve vezir mektuplarının yazılmasında kullanıldığı için bu ad verilmiştir. Sülüs yazının biraz büyüğüdür ve aynı kurallarla yazılır.

Aklâm-ı sittenin doğuşuyla kûfi yazı önemini yitirdi ve günden güne değişen aklâm-ı sitte, ünlü Arap veziri ve hattatı İbn-i Mukle’nin (886-940) yazılarında belirli kurallara kavuştu. Sanatçı noktayı, elif harfini ve yuvarlakları ölçülere bağladı ve bu ana ölçüler içinde yazdı. Günümüzde İslam ülkelerinde kullanılmakta olan aklâm-ı sittenin özellikleri şunlardır:

  • Muhakkak yazı sülüse göre köşeli olduğu gibi, yuvarlak harflerinin derinliği az, uzunlukları fazladır.
  • Reyhani yazı, muhakkakın küçük yazılan biçimidir, kuralları aynıdır.
  • Sülüs yazı muhakkaka oranla boy ve genişlik olarak biraz daha küçüktür, yuvarlak harflerinin derinliği biraz fazla, boyları ise kısacadır.
  • Tevki yazı sülüsün küçüğüdür. Başka harfe bağlanması olanağı bulunmayan kimi harflerin bileşme ve bağlanma eğilimi göstermesi, bu hattın özelliklerindendir.
  • Rıka yazı tevkinin küçük yazılan biçimidir ve kuralları değişmez.

Muhakkak ve reyhani yazılar XVI. yüzyıla kadar özellikle büyük boy Kuran’ların yazılmasında kullanılmıştır. Sülüs ve nesih hatların kullanım alanı geniştir. Tevki yazıyla daha çok vakfiyeler, rıka ile de dua kitapları, vakıfnameler ve icazetnameler yazılmıştır. Bu yazılar çok küçük ayrılıklar gösterdiklerinden, bunlardan birini bilen hattat, ötekileri de kolaylıkla yazabilmektedir.

Hat Sanatının Malzemeleri

Hat sanatı örneğiHat sanatı çok fazla inceliği olan bir sanattır. Yalnız yazı değil, kullanılacak malzemelerde de birçok kuralı bulunmaktadır.

Hat sanatında kalemin oldukça büyük önemi vardır. Kalem olarak kamışlar kullanılır. Kamış kalemler gübre içerisinde bekletilip işlenerek yazmaya elverişli ve dayanıklı bir hale getirilir. Celî yazılar için kullanılan kalemler ağaçtan yapılan özel kalemlerdir. Kalemin ağzı yazının cinsine göre kalemtraşla açılır. Kalemtraş kamış kalemleri açmaya yarayan çok keskin bir bıçaktır. Kamış kalemlerin ağzının kesilmesi için kullanılan altlığa makta adı verilir.

Hat sanatında kâğıdın da önemli bir yeri vardır. Hat sanatının üzerinde uygulandığı kâğıt, eskiden yurtdışından gelirdi. Sonraları Türkiye’de de bazı merkezlerde kâğıt üretilmiştir. Hattatlar, işlenmemiş kâğıt üzerinde çalışmazlar. Beyazlığını gidermek için kâğıt önce boyama işleminden geçirilir. Boyanan kâğıtlar kalemin kaymasını ve yazmamın kolaylaşmasını sağlamak için aharlama adı verilen bir işlemden geçirilerek kaplanır. Üzerindeki ahar maddesinin tamamen sertleşmesi için en az bir yıl olmak üzere uzun süre bekletilir.

Daha sonra, mürekkebi emmemesi ve imla yanlışlarının düzeltilebilmesi için mühre adı verilen bir aletle parlatılır. Mühre, aharlanan kâğıtların üzerini parlatmaya yarayan çakmak taşı, cam, akik taşı ve deniz kabuklarından yapılan, kenarları yuvarlak araca verilen addır.

Hat sanatında kullanılan mürekkep genel olarak beziryağı, balmumu, neft yağı veya gaz yağı gibi maddelerin yakılmasıyla oluşan isin belli oranda Arap zamkıyla karıştırılıp dövülmesiyle elde edilen siyah mürekkeptir. Bu mürekkepler binlerce tokmak darbesiyle ezilerek üretilir. Tamamen yanan mürekkepler artık uzun yıllar boyunca kullanılacak kağıda zarar vermeyecek duruma getirilmiş olur. Bu mürekkebin yanı sıra sarı renkli zırnık mürekkebi, kırmızı renkli lal mürekkebi, beyaz renkli üstübeç mürekkebi, ve altın mürekkebinin de hazırlanması için özel bilgi ve beceri gerekmektedir.

Mürekkebin içine konduğu, cam, pişmiş toprak, metal veya ağaç kaplara hokka adı verilir. Sayfa üzerinde satır düzenini sağlamak için hazırlanmış araca da mıstar adı verilir.

YAZI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.