Preveze Deniz Zaferi

1538 Eylülünde Vezir Süleyman Paşa’nın Hint Okyanusu donanması, Hindistan’da Gucerat kıyılarına Türk ordusunu çıkardı. Kanuni Sultan Süleyman’sa 8. sefer-i hümayununu tamamlamıştı; Kuzeydoğu Romanya’daydı. Aynı günlerde Akdeniz donanması, Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa‘nın komutası altında, dünya savaş tarihinin en büyük deniz vuruşmalarından biri, belki birincisini yapacağı anı bekliyordu.

1538 yazında, dünya tarihinde o zamana kadar görülen en büyük armada, hemen hemen bütün Avrupa devletlerinin katılmasıyla ortaya çıkmış, Akdeniz’de Donanmay-ı Hümayun’u arıyordu. Almanya İmparatoru ve İspanya Kralı Charles – Quint (Şarlken), bu korkunç deniz kuvvetine Andrea Doria‘yı başkomutan olarak atamıştı. Armada, başlıca İspanya, Almanya, Venedik, Portekiz, Ceneviz, Papalık, Floransa, Malta donanmalarından oluşmaktaydı. Bunlardan İspanya donanması bile yalnızca tek başına, yeryüzünün Türkiye’den sonra ikinci, Venedik donanması ise üçüncü deniz kuvvetini teşkil ediyordu. Andrea Doria ise, Hıristiyan dünyasının XVI. yüzyılda yetiştirdiği en büyük amiraldi.

Divan-ı Hümayun, yani Türk Osmanlı İmparatorluk hükümeti, Haçlı armadasının Yunan Denizi’nde toplamakta olduğunu bildirdiği zaman, Kerpe ve Kaşot adalarının fethinden dönen Barbaros Hayreddin Paşa, donanmanın asıl gücüyle İstanköy Körfezi’ndeydi. Haberi alınca, Ege Denizi’ni kuzey-batıya doğru geçip Ağrıboz Limanı’na geldi. Andrea Doria’nın, Yunan Denizi üzerindeki en önemli Türk deniz üssü olan Preveze’yi bombardıman ettiği öğrenildi. Barbaros, 20 parçalık bir keşif filosunu Turgut Reis’e vererek, Yunan Denizi’ne gönderdi. Turgut Reis, düşmanın kuvveti ve pozisyonu hakkında tam bir keşif yapıp dönecekti.

Barbaros, Ağrıboz’dan ayrıldı,  Mora’nın doğu kıyılarından inerek yarımadanın güneyindeki Modon üssüne geldi. Bu sırada Turgut Reis, İyonya Adaları’nın en güneyindeki Zanta Adası açıklarında Haçlıların 40 parçalık öncü filosunu görmüştü. Barbaros’un yaklaştığını öğrenen Andrea Doria, Preveze kuşatmasını kaldırdı ve donanmasını Korfu’da toplamak üzere kuzeye çekildi. Mora’nın güney ve batı kıyılarını takip eden Barbaros da Zanta’yı geçti; Venedik’e ait Kefalonya Adası’nı bombardıman ettikten sonra Preveze’ye geldi. Donanmay-ı Hümayun, Arta Körfezi’ne girdi ki, Preveze üssü, bu körfezin kuzey-batı ucundaki burunun üzerindedir. Körfezin girişi olan boğaz o kadar dardır ki, Preveze üssündeki Türk topçusunu susturmadan hiçbir düşman bu boğazı zor kullanarak geçemezdi.

Haçlı Donanması Preveze Önlerinde

Nitekim 25 Eylül sabahı Haçlı donanması güneydoğuya kayıp Preveze önlerine geldiği zaman, Andrea Doria bu fikirdeydi. Türklerin, kendilerini güvende hissettikleri körfezden çıkıp açık denizde pek üstün Hıristiyan donanmasıyla vuruşmayı göze alacaklarını aklının ucundan dahi geçirmiyordu. Ona göre Türk donanması burada hapis kalacak, çıkmaya cesaret edemeyecek, kendisi de Türk kıyılarını istediği gibi yakıp yıkacaktı.

Papa III. Paulus’ün çabalarıyla kurulan Andrea Doria komutasındaki Haçlı armadası 600’den fazla gemiden kurulmuştu. Bunlardan 308’i ön cephede vuruşacak savaş gemisi, gerisi küçük savaş ve nakliye tekneleri idi. Kürek çeken on binlerce forsadan başka Armadaya 60.000 asker bindirilmişti. Armadada, 20’ye yakın dev gemi vardı ki, her biri 2.000’den fazla asker taşıyordu. Türk donanması, 122 parçadan ve forsalar dışında 20.000 askerden ibaretti. Bu suretle forsalarla beraber iki taraftan en az 120.000 insan deniz üzerinde karşı karşıya gelmiş oluyordu ki, şimdiye kadar görülüp işitilmiş bir durum değildi.

Barbaros, bütün amirallerini Kaptan-ı Derya baştardasına çağırdı. Mecliste ileri sürülen fikirler, düşman beklemekten usanıp defoluncaya kadar körfezden çıkılmaması esası üzerinde toplanıyordu. Fakat Barbaros, bu fikri kabul etmedi. Boğazdan çıkacağını ve düşmana saldıracağını bildirdi. Düşmanın kendilerinin 3-4 katı olan silah üstünlüğünü, taktik üstünlüğüyle bertaraf edileceğini söyledi. Dünya tarihinde o ana kadar bu kadar büyük bir armadanın bir araya gelmemiş olmasını Barbaros bir felaket gibi değil, tam tersine talihin kendisine bir lütfu olarak görüyordu. Bu armada yenilirse, Akdeniz’deki Türk üstünlüğünün artık uzun zaman için tartışma konusu olamayacağını biliyordu.

28 Eylül Cumartesi sabahı iki donanma, karşı karşıya geldi. Türk orta kanadında Kaptan-ı Derya ve Cezayir beylerbeyi Barbaros Hayreddin Paşa bulunuyordu. Yanında oğlu Hasan Reis ve manevi oğlu diğer Hasan Reis vardı. Sağ kanada Salih Reis, sol kanada büyük coğrafya ve matematik bilgini Seydi Ali Reis komuta ediyordu. Turgut Reis, gerektiğinde kanatlara yardım etmek için ihtiyat filosunun başındaydı.

Haçlı donanmasında en ön safta Andrea Doria’nın yeğeni Giovanni Andrea Doria’nın komutası altında yelkenli gemiler bulunmaktaydı. Andrea Doria kendisini sağlama almış, kadırgalarla birlikte arkada beklemekteydi. Sayıca kendisinden az olan bir kuvvetin karşısına çıkamayacağını düşünerek hata yapan Andrea Doria’nın o gün şansı da hiç ama hiç iyi değildi. Andrea Doria ilk başta rüzgar avantajının kendisinde olmasına sevinirken rüzgar yön değiştirmiş ve savaş başlamadan önce rüzgar üstünlüğü Türklerin eline geçmişti. Haçlı donanmasının gurur kaynağı olan ve devasa ateş gücüyle kendisinden çok şey beklenen sancak gemisi Galeone di Venezia da rüzgar olmadığından kıyıdan 4 mil açıkta hareketsiz beklemek zorunda kalmıştı. Nitekim Türk donanmasının hafif ve hızlı gemileri asıl çarpışmalar başlamadan Galeone di Venezia’yı sarıp işini çoktan bitirmişlerdi bile.

Preveze Deniz Zaferi

Preveze Deniz Zaferi’ni Sağlayan Nedenler

Türk üstünlüğünün en önemli göstergesi, Barbaros’un büyük taktik ve kuvvetleri yerleştirme dehasındaydı. Barbaros Hayreddin Paşa, bütün kanatlara hakimdi. Bütün buyrukları anında yerine getiriliyordu. Andrea Doria bu bakımdan avantajsızdı. Komuta ettiği armada, tek bir ulustan, tek bir devletten oluşmuyordu. Çeşitli ulusların amiralleri arasında rekabet ve diğerlerinin olası bir başarısını kabullenememe durumu vardı. Türklere zaferi kazandıran ikinci neden, gemilerinin hafif, çok yollu, manevra kabiliyetleri üstün tekneler olmasıydı. Büyük düşman kadırgaları ağır ağır hareket ederken Türk gemileri onları istedikleri gibi çevirip top ateşine alıyordu. Üçüncü üstünlük, Türk deniz toplarının menzil uzunluğundan ileri geliyordu. Barbaros, gemilerini öyle bir mesafede tutuyordu ki, düşman gemilerini toplarıyla rahatça dövebiliyor, halbuki düşman toplarının menzil uzunluğunun dışında kalıyordu.

Bu suretle başlayan Preveze Deniz Muharebesi Türk donanmasının kesin zaferiyle sonuçlandı. Preveze’de Haçlılar gemilerinin yarısını yitirmişti. 128 savaş gemisi ve birçok nakliye gemisi batırılmış, Barbaros Hayreddin Paşa batırdıkları dışında 29 gemi ile yaklaşık 3.000 kadar düşman askerini esir almıştı. Batmaktan kurtulan düşman savaş gemileri içinde neredeyse Türk topçusundan isabet almayan yoktu. Armadasının yarısı sulara gömülen Andrea Doria gece karanlığından faydalandı; o dönemlerde bir armada için büyük bir onursuzluk olarak görülmesine karşın bütün fenerlerin söndürülmesini emrederek geri çekilmeye başladı. Açık denizin Haçlılar için pek hazin olan manzarası, göz alabildiğine uzanıyordu. 5 saatte bu sonucu alan Barbaros, kendi taktik anlayışını düşmana kabul ettirmek ve inisiyatifi asla karşı tarafa bırakmamak ilkesini deniz savaşlarında bir yasa haline getirdi. O zamana kadar deniz savaşları iki donanmanın birbirine karşılıklı ateş etmesinden sonra gemilerin birbirine yanaşıp asker çıkarması biçiminde olurdu. Barbaros Hayreddin Paşa’nın deniz savaşlarına getirdiği yeni strateji sayesinde küçük donanmaların kendilerinden çok daha üstün donanmalara karşı nasıl zafer kazanabilecekleri görülmüş oldu. Preveze Deniz Zaferi’nin ardından Akdeniz’deki tüm üstünlük Türklerin eline geçmiş, Akdeniz adeta bir Türk gölü haline gelmişti.

YAZI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.