İspanya İç Savaşı’nda Avrupa

İspanya İç Savaşı‘na yabancı ülkelerin daha başından müdahale ettikleri görülüyor. Generallerin ayaklanmasından üç gün sonra, 21 Temmuz 1936 yılında, isyancılardan bir heyet İtalya’ya gitmiş ve bu ülkenin açık yardımını talep etmişti. Yine 22 Temmuz 1936 tarihinde Almanya’nın Tanca Konsolosu, Hitler’e bir mektup yazarak, Franco’nun Almanya’dan 10 savaş uçağı talebinde bulunduğunu bildirmişti. Aynı saatlerde Cumhuriyet hükümeti de Sovyet Rusya, İngiltere ve Fransa’dan yardım isteğinde bulunuyordu.

Almanya ve İtalya, gerek ideolojik gerekse askeri nedenlerle Franco’nun talebine hemen olumlu yanıt verdiler. Almanya ve İtalya, 1936 yılının 18 Kasım günü, yani çatışmaların üstünden üç ay geçtikten sonra Franco Hükümeti’ni resmen tanıdı. Alman yardımı büyük ölçüde teknisyen ve uçak düzeyinde kalıyordu. Ayrıca, en modern silahlarla donatılmış “Condor Lejyon Birliği” de Franco güçlerinin yanında sıcak çatışmalara katıldı. 1936 yılının kasım ayında toplam 6.500 kadar Alman teknisyen ve asker Franco birliklerini eğitiyordu. Hitler bu yardımına karşılık İspanya’daki madenler üzerinde çeşitli imtiyazlar almayı da ihmal etmemişti.

Alman Junker, Heinkel ve Messerschmitt uçaklarının İspanya İç Savaşı’nın gidişatını büyük ölçüde değiştirdiği bütün askeri otoritelerce kabul ediliyor. İç savaş boyunca yaklaşık 16 bin Alman teknisyeninin ve askerinin Franco safında çarpıştıkları tahmin ediliyor.

Dünyanın Tüm Faşistleri Birleşin!

İtalya’nın Franco’ya yardımı ise hem daha büyük boyutlarda hem de daha gösterişliydi… İspanya için oluşturulan “Littorio”, “Siyah Oklar” ve “Mavi Oklar” birliklerinde çarpışan İtalyan askerinin sayısı, özellikle Barcelona savaşı sırasında 50 bini bulmuştu. Bunun yanı sıra, Mussolini’nin faşist hükümeti Franco güçlerine 2 bin top, 10 bin otomatik silah, 200 bin tüfek, 800 uçak, 1700 ton bomba, 10 milyon mermi ve binlerce askeri araçtan oluşan müthiş bir malzeme desteği de sağladı. Alman ve İtalyan’dan başka, binlerce Salazarcı Portekizlinin ve İngiliz düşmanı İrlandalı’nın “Viriathe Lejyonu” adı altında örgütlenerek Franco güçlerinin yanında savaştıkları biliniyor.

Bu yardımların bütünü Nasyonal Cephe için can alıcı öneme sahipti ve beraberinde isyana yardımcı oldular. Birincisi, Franco’nun birliklerinin Alman ve İtalyan uçaklarıyla Fas’tan Ispanya’ya nakledilmesiydi; bu, Franco’nun Endülüs’ü ele geçirmesi için temel öneme sahip bir ön hazırlıktı. İkincisi, 1937’de teçhizat miktarının aniden artışıyla Nasyonalistlerin moral düzeyindeki yükselmeydi. Üçüncüsü ise, son olarak 1939’da yapılan büyüt boyutlardaki silah ve nakliye yadımı aracılığıyla, Franco’nun Katalanya’daki saldırısı hız kazanmıştı.

Yeni bir oluşum içindeki Avrupa’nın faşist rejimleri Franco’ya açık destek verirken, yaşlı kıtanın yorgun demokrasilerinin Cumhuriyetçiler’e karşı aynı duyarlılığı gösterdikleri pek söylenemez. Eden, Chamberlain ve Daladier, dikkatli siyasalar izlenmediği takdirde İspanya İç Savaşı’nın kolayca bir Avrupa savaşına dönüşebileceğinden korkuyorlardı. Eden, Müdahalesizlik Komitesinde, baskı yapmayı tercih ettiğini açıkça ifade ederken, Chamberlain savaş tehdidi karşısında taviz vermekten yanaydı; ikisi de, Guernica ve Madrid’in bombalanmasıyla çoktan gün yüzüne çıkmış olan mekanize bir saldırının daha fazla yıkıma ve can kaybına neden olmasından tedirgindi.

Nitekim, çatışmaların iyice hızlandığı Ağustos aylarının sonlarına doğru İspanyol hükümeti, Fransa’da iktidarda bulunan solcu Leon Blum hükümetinden resmen 30 bombardıman uçağı, 8 adet 75 milimetrelik top, 8 makineli tüfek, 4 milyon makineli tüfek mermisi ve 20 bin el bombası isteğinde bulunmuştu. Leon Blum, ilke olarak yardımı kabul etmiş ve düşünmek için zaman istemişti. Fakat başta Andre Malraux gibi aydınların ve Havacılık Bakanı Pierre Cot’un baskılarının yanında Fransız toplumundan gelen baskılara dayanamayıp ilk başta bir miktar yardım yolladı. Ne var ki yaklaşmakta olan büyük savaş öncesi, önceliğin anayurdun savunması olduğunu söyleyerek Cumhuriyetçiler’e yapılan yardımı kesti ve yardım 30 bombardıman uçağı, 15 avcı uçağı ve 10 taşıma uçağıyla sınırlı kaldı. Blum ve Daladier’nin başkanlık ettiği bir dizi Fransız hükümeti, Fransız solundaki geçici uzlaşımla elde edilen istikrarı bozabileceği korkusuyla savaşa dahil olmaktan özenle kaçınıyordu.

Benzer bir talep de İngiltere’deki İşçi Partisi hükümetine yapıldı. İngiltere ise, İspanya İç Savaşı konusunda “müdahale etmeme politikasını benimsediğini açıklamıştı.

Çatışmaların başında Hitler Almanyası’yla çatışmak istemediği için resmi olarak “müdahale etmeme” politikasını benimseyen Stalin’in başında olduğu Sovyetler Birliği, daha sonra Cumhuriyetçilere yardım etmeye başladı. Fakat Hitler ya da Mussolini’nin Franco’ya yaptığı yardımların yanında Sovyetler Birliği’nin yaptığı yardımlar ancak denizde bir su damlası kadardı. Üstelik savaşın en kızıştığı 1937 yılının Mart ayında Stalin, yardımları birden kesiverdi. Savaşa doğrudan katılan Sovyet teknisyenlerinin ve askerlerinin sayısı 2000’i geçmemişti. Stalin, Rusya’yı bu konuda tam anlamıyla sorumlu kılmaya isteksizdi; Rusya’yı Almanya tarafından işgale karşı korumasız bırakacak aşırı bir adım atmak konusunda kaygılıydı.İspanya İç Savaşı sırasında milisler

Kısacası Britanya, Birleşik Devletler, Fransa ve Sovyetler Birliği 1936 yılında kurulan Müdahalesizlik Komitesi’nin yönetmeliklerine genelde bağlı kalırken, Almanya ve İtalya bu kararlara açıkça muhalefet ederek Franco’ya doğrudan destek oldular. Sonuçta, isyancı güçlere verilen taze kan, demokratik olarak seçilmiş bir hükümetten esirgenmiş oldu, bu da uluslararası eğilimlerde görülen bir tür anomaliydi.

Franco’nun İspanya İç Savaşı’ndan galip çıkmasının birçok nedeni olabilir. Ancak hiç kuşku yok ki, savaşı kazanmasını sağlayan temel etken, Hitler ve Mussolini’nin verdiği büyük çaplı askeri destektir. Fakat Franco, 2. Dünya Savaşı sırasında Alman ve İtalyanların istihbarat çalışmalarına göz yummak, Alman denizaltılarının İspanya sahillerinde ikmal yapmasına izin vermek gibi küçük yardımlar dışında kendisini iktidara getiren Hitler ve Mussolini’ye sırtını dönerek onları düş kırıklığına uğrattı. SSCB’ye karşı savaşmak için Alman ordusu saflarına gönderdiği Mavi Tümen dışında yangının içine kendini hiç atmadı.

İspanya İç Savaşı’ndan en çok fayda sağlayan Avrupa devleti kuşkusuz Almanya’ydı. Savaşın yardımıyla Hitler, Doğu Avrupa’da yayılma siyasasının önündeki İtalya kaynaklı engelleri ortadan kaldırmıştı. Mein Kampf’ta, açık bir şekilde, Daha Büyük bir Almanya yaratmak istediğini ifade etmiş olmasına rağmen, Mussolini’nin Avusturya’ya olan ilgisi Hitler’e engel olmuştu. Ne ki, İspanya’ya askeri olarak müdahale edilmesi Mussolini’nin dikkatini o yöne kaydırdı ve bu da, 1938’de İtalya’nın engellemesi olmaksızın Hitler’in Avusturya’yı işgal etmesini sağladı.

Böylece, Hitler, İspanya İç Savaşı aracılığıyla büyük kazançlar sağlamış oldu. İtalya ve Almanya arasında yeni bir bağlantı kuruldu, Batı’daki ortak güvenlik, taviz siyasası yüzünden sekteye uğradı ve 1936 Fransa-Sovyetler Birliği Paktı’nın yerini Ağustos 1939’da Nazi-Sovyet Saldırmazlık Paktı aldı.

Savaş, aynı zamanda, silahların ve askeri stratejilerin gelişmesi üzerinde önemli bir etkide bulundu. En doğrudan biçimde kazançlı çıkan yine Almanya oldu. Hitler, yeniden silahlanma programının ürünlerini denemek için İspanya’yı bir fırsat olarak kullandı, özellikle Alman pilotlarını eğitmek için büyük bir fırsattı bu. Savaştan Almanya’nın kazandığı deneyim, hızlı ve olağanüstü başarı getiren, 1939’da Polonya’ya karşı ve 1940’ta Fransa’ya karşı kullanılan Blitzkrieg taktiklerinin şekillendirilmesine yardımcı oldu.

YAZI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.