Midway Deniz Muharebesi

Pearl Harbor Saldırısı‘ndan sonraki dört ay içinde Japonlar; Malaya, Hollanda Doğu Hint Adaları ve aynı zamanda Hong Kong’u işgal etmiş ve böylelikle hemen hemen Filipinlerin tamamı ve Burma’nın güney bölgesi de ele geçmişti. Diğer başka bir ay içinde de, Amerikalıların Filipinler’de kalan son dayanak noktası Corregidor Adası’ndaki garnizon ele geçirildi. Bir hafta sonra, İngilizler Burma’dan tekrar Hindistan’a püskürtüldüler ve böylece Çin’in Müttefikleriyle olan bağlantısı engellenmiş oldu. Bu kadar büyük bir bölgeyi işgal eden Japonlara bu fetihlerin bedeli yalnızca 15.000 asker, 380 uçak ve dört muhripti.

Birbiri ardına gelen bu kadar kolay zaferden sonra Japonlar, doğal olarak kendilerini zafere ulaştıran saldırı stratejilerini terk edip savunma stratejisine dönmeye pek niyetli görünmüyorlardı.  Savunma stratejisine dönmenin, kendilerindeki saldırı ruhunu körelteceğinden çekindikleri gibi, aynı zamanda Batılı düşmanlarına rahatlama fırsatı yaratacağından endişeliydiler. Özellikle Japon Donanması, Amerika’nın eski başarılarını kazanmasına olanak verebilecek olan, Pasifik’teki, Hawaii ve Avustralya üslerini haritadan silmek istiyordu. Pearl Harbor’da ABD donanmasına büyük darbe vurulmuştu ama saldırı Amerikan uçak gemilerinin Hawaii’deki üsle bağlantılarını kesmemişti. Avustralya’daki Amerikan donanma üssü ise güçlü bir dayanak noktası için atlama tahtası haline getiriliyordu.

Amiral Isoroku Yamamoto’nun yeni hedefi Pasifik’teki Amerikan donanmasını tamamen imha etmekti. Bunun ilk adımı Solomon Adaları’ndan geçerek Yeni Kaledonya, Fiji ve Samoa adalarını ele geçirip ABD ile Avustralya arasındaki deniz yolunu engellemek oldu. Şimdi sıra Avustralya’nın işgaliydi. Ama ne var ki Avusturalya’nın işgali için çok fazla kara gücü gerekiyordu ve hâlâ Çin ve Mançurya bölgesini düşünmekte olan Kara Kuvvetleri elindeki birlikleri vermek istemiyor, konuya sıcak bakmıyordu. İki taraf arasındaki tartışmalar tüm şiddetiyle sürerken, 18 Nisan 1942 günü Başkent Tokyo’ya yapılan hava saldırısı bu tartışmaları bir anda bıçak gibi kesiverdi.

Japonya’nın başkenti Tokyo’ya ve diğer kentlere yapılan bu hava saldırısı Pearl Harbor’ın bir misillemesi, bir intikamdı. Tokyo herhangi bir Amerikan üssünün menzilinden çok uzakta olduğundan saldırı zorunlu olarak uçak gemilerinden kalkan uçaklarca yapılmıştı. Amerikalılar bu saldırı için aylarca hazırlanmıştı.

Amerikalılar biliyordu ki Japonya’nın 750 km. kadar açığına olan bölgelerde Japon karakol gemileri sürekli olarak devriye geziyordu. Bu nedenle uçak gemilerinin en az 800 kilometre uzakta bulunmaları ve uçakların bu mesafeden havalanmaları gerekiyordu. Bu da bombardımanda kullanılacak uçakların gidiş ve geliş menzillerinin en az 1600 kilometre olması anlamına geliyordu. Bu iki yönden tehlikeli ve sakıncalıydı; birincisi gidiş-geliş süresince uçak gemilerinin tespit edilmesi, ikincisi de donanma uçaklarının menzillerinin bu kadar olmamasıydı. Onun için, daha uzun menzile sahip olan Amerikan Hava Kuvvetleri’ne ait “B25 Mitchell” bombardıman uçaklarının kullanılmasına karar verildi ve bu uçaklar ek yakıt tanklarıyla modifiye edildi. Böylece 1000 kg. bombayı 3700 km’ye kadar taşıyacak duruma getirildiler. Uçaklar Tokyo’yu bombaladıktan sonra batıya doğru uçup Çin havaalanlarına inecekti.

Pearl Harbor’ın Misillemesi: Tokyo’ya Hava Saldırısı

Tokyo’yu bombalama görevi 2 Nisan’da Hornet Uçak Gemisi’ne verildi ve aynı gün gemi yola çıktı. 18 Nisan’ın daha ilk saatleriydi ki, Hornet’e eşlik eden diğer uçak gemisi Enterprise Japonya’ya 1.000 km. mesafedeyken Japon karakol gemileri tarafından tespit edildi.  Koramiral Halsey, Yarbay Doolittle ile görüşerek saldırının bir an önce başlamasının daha iyi olacağına karar verdi. Bu hem şanslı hem de akıllı bir karardı. Japon donanmasının ABD uçaklarına yapılan menzil artırıcı modifiyelerinden haberi yoktu. O yüzden saldırının ertesi gün başlayacağını düşünüyor ve ABD gemilerinin kendi ateş menzillerine girmesini bekliyordu.

18 Nisan günü saat 08.15 ile 09.24 arasında havalanan bombardıman uçakları, dört saat sonra Japonya’ya ulaştılar ve Japon savunmasını beklemedikleri bir anda yakaladılar. Yangın bombaları da dahil olmak üzere bombalarını Tokyo, Nagoya ve Kobe üzerine bıraktılar. Ve daha sonra arkadan esen rüzgârın da yardımıyla Çin’e doğru uçmaya başladılar. Toplam 82 uçaktan yetmişi döndü, 3 pilot sivil hedefleri bombaladığından Japonlar tarafından öldürüldü. İki uçak gemisi de en ufak saldırıya uğramadan kaçtı ve 25 Nisan’da Pearl Harbor’a ulaştı

Japonya’ya yapılan başarılı hava saldırısı, Pearl Harbor ile çöken morallerin tekrar yerine gelmesini sağlamış, aynı zamanda Japonların dört ordu avcı uçak grubunu Tokyo ve diğer kentleri savunmak için Japonya’da bırakmaya zorlamıştı. Daha da önemlisi, Japonların Avustralya ile Amerika’nın irtibatını kesmeye karar vermelerine, Midway Deniz Muharebesi’ne kadar uzanacak bir planlamaya neden olmasıydı.

Sand ve Eastern olmak üzere iki adadan oluşan Midway, kelimenin tam anlamıyla Kuzey Afrika kıyısıyla Asya’nın ortasındaydı. Her iki adasında da havaalanı bulunan adanın, tıpkı Pearl Harbor gibi stratejik bir önemi vardı. Amerikan donanması için hem bir ikmal noktası hem de bir sıçrama tahtasıydı. Japonların egemenliğine girerse yeni ileri deniz karakolu olarak kullanılabileceği gibi ABD topraklarına erişmelerini sağlayabilir, bundan sonraki olası hava saldırılarını önlenebilirdi.

Pasifik’teki 6 kilometrekarelik küçücük bir adanın çevresinde dünya tarihinin en şiddetli deniz muharebelerinden biri başlamak üzereydi.

Amiral Nimitz’in Gizli Kozu: İstihbarat Üstünlüğü

Mercan Denizi Muharebesi’nde istediği sonuçları alamayan Japonya’daki İmparatorluk Genel Karargâhı yeni saldırının planlarını yapmaya hemen başladı. Hazırlanan plan son derece kapsamlı olmasına karşın hiçbir esnekliği yoktu. Neredeyse tüm Japon donanması bu yeni muharebeye katılacaktı: 8 uçak gemisi, 11 ana muharebe gemisi, 22 kruvazör, 65 muhrip, 21 denizaltının da dahil olduğu toplam 200 gemi ve sayıları 600’ü geçen savaş uçağı.

Yamamato’nun ABD’nin Pasifik donanmasını yok etmesi için öncelikle onları bulması gerekiyordu ve Midway Adası’nı da bu amaçla bir yem olarak kullanmayı düşünüyordu. Japon uçak gemilerinden kalkan uçaklarla adayı dümdüz edecek ve Amerikan donanmasını adaya yardım etmek için gelmeye zorlayacaktı.

Midway AdasıBirleşik Devletler Pasifik Filosu Komutanı Oramiral Chester Nimitz’in elinde ise ancak 75 gemi vardı. Bu gemilerden yaklaşık üçte biri Kuzey Pasifik Görev Kuvveti’ne aitti ve bu gemiler muharebeye hiç katılamayacaklardı. Nimitz’in temek kaygısı Japonların bu sayısal üstünlüğüydü. Pearl Harbor felaketi elde hiç ana muharebe gemisi bırakmamıştı ve Mercan Denizi Muharebesi’nden sonra geriye yalnızca Enterprise ve Hornet uçak gemileri kalmıştı. Yorktown uçak gemisi bu muharebede büyük hasar görmüştü. Onarım için ABD’ye dönüyordu ve tahmini onarım süresi 3 aydı. Bu nedenle Amiral Nimitz’in kaygısı yerindeydi. Fakat Yorktown uçak gemisi doksan gün yerine, inanılmaz bir şekilde iki günde onarılınca elindeki uçak gemisi sayısı üçe çıkmıştı.

Ancak Nimitz olası bir muharebeyi kazanmak için elindeki başka koza güveniyordu: İstihbarat üstünlüğü…

Amerikalılar henüz birkaç hafta önce Japon donanmasının en önemli şifresi olan JN-25’i kırmayı başarmışlardı. O günden beri Japonların planlarına ilişkin önemli istihbarat ediniyorlardı. Japonların Midway Adası’na saldıracağını anlayan Amiral Nimitz, adanın komutanı Yarbay Simards’a yakında bir Japon saldırısının başlayacağını söyledi ve adanın en iyi şekilde savunulması için hazırlıklara başlanması için emir verdi.

Japonların beklentisi, Midway bölgesinde çıkarma sonrasına kadar hiçbir Amerikan gemisi olmayacağı yönündeydi. Aleut Adaları’na yapılacak ilk hava saldırısını duyan Amerikan Pasifik Donanması’nın hemen kuzeye hareket edeceğini umuyordu. Böylece Amerikan Donanması’nı iki uçak gemisi grubu arasında kapana kısılacaktı. Bu amaçla eldeki sekiz uçak gemisinden ikisi Aleut Adaları harekâtı için gönderilmiş ve diğer ikisi de ana muharebe gemilerini takip etmişti. Bu durum taktik planlarıyla çelişkiliydi. Şayet Japonların asıl amacı sadece Midway’in işgali değil de, Amerikan uçak gemilerinin imhası idiyse, Japon donanmasının büyük bir bölümünün neden Aleut Adaları’na yöneldiğini anlamak pek mümkün değildi.

Oysa 233 uçağa sahip üç Amerikan uçak gemisi, alınan istihbarat sonrası Midway’in kuzeyinde, Japon keşif uçaklarının gözlerinden uzak bir noktada beklemeye başlamıştı. ABD açısından görevin başarısı tümüyle Tümamiral Fletcher komutasındaki üç uçak gemisine bağlıydı. Bu arada ise Katelina tipi deniz uçakları Pasifik Okyanusu’nu tarıyor Japon donanmasına ait izleri telsizle Yarbay Simard’a bildiriyordu.

3 Haziran’da, Japon uçak gemilerinin saldırı düzenine geçtiğinin ertesi günü, Amerikan keşif uçakları, Midway’in 1000 kilometre batısında yavaş hareket eden gemilerin varlığını tespit etti. Oysa Japon uçaklarının uçuş ve keşif düzenleri, kuzeydoğudan Midway’e doğru ilerleyen Amerikan uçak gemilerinin görünmeden ilerlemelerine olanak sağlamıştı.

4 Haziran sabahı erken saatlerde Koramiral Chūichi Nagumo 108 uçaklık bir filoyla Midway’e saldırdı. Aynı zamanda benzer büyüklükteki bir uçak filosu da tespit edilebilecek herhangi bir gemiye saldırmak için hazır bekliyordu. İlk saldırı dalgası çok az kayıpla Midway’deki tesislere çok büyük zarar verdi. Fakat pistleri kullanılamaz hale getirmeyi başaramadı. Nagumo, adadaki havaalanlarının tamamıyla tahrip edilmesi gerektiğine inanıyordu. Pistler sağlamsa görev tamamlanmış sayılmazdı. Oysa Nagumo açısından Midway’e bir kere daha saldırmak ciddi bir ikilemdi. Çünkü Midway’e yardıma gelecek uçak gemilerine saldırmaları için ikinci dalgada kullanılacak uçaklara torpido yüklenmişti. Midway’e yeniden saldırmak için torpidoları söküp genel maksat bombaları yüklemek gerekiyordu ki, bu da en az 90 dakika sürecek zahmetli bir çalışma demekti.  Nagumo’nun hiçbir seçeneği yoktu. Midway’deki pistler sağlam olduğu sürece Amerikan uçaklarının karşı saldırı yapacağı bir üs işlevi görmeyi sürdürürdü. Amerikan uçak gemilerinden hâlâ hiçbir belirti olmadığından kararını verdi ve torpidoların sökülüp genel maksat bombalarının takılmasını emretti.

Genel maksat bombalarının yüklenmesi sürerken, Japon devriye uçaklarından, sadece kruvazör ve muhriplerden oluştuğu sanılan bir grup Amerikan gemisinin 300 kilometre uzakta olduğu bilgisi geldi. Amerikan gemilerinin aniden ortaya çıkması, Koramiral Nagumo planında değişikliğe gitmek zorunda bırakmıştı. Midway Adası’na yeniden saldırmaktan vazgeçti. Verdiği emri geri alarak uçaklara yeniden torpido yüklenmesini emretti. Fakat 08.20’de ulaşan daha doğru ve kesin bir istihbaratta bu grubun içinde Amerikan uçak gemisinin de bulunduğu bildirildi. Koramiral Nagumo için olabilecek en kötü haber buydu. 300 km. yakında bir uçak gemisi varsa yakında uçaklar başına üşüşecek demekti. Oysa ikinci dalgada kullanılacak uçaklara yeniden torpido yüklenmesi işlemi bitmemişti; Midway baskınından dönen uçakların da gözden geçirilmesi ve bakımlarının yapılması gerekiyordu.

Yine de son birkaç saattir sürekli rota değiştirerek ilerlemeleri Japon donanmasına avantaj sağlamıştı. Konumları tespit edilemediğinden, uçak gemilerinden kalkan uçaklar bir türlü Japon donanmasını bulamıyordu. Kendilerine bildirilen koordinatlarda hiçbir gemi yoktu. Bu, Japonlara hazırlanmaları için zaman kazandırmıştı. Hornet Uçak Gemisi’nden kalkan 8. Torpido Bombardıman Filosu’nun uçakları nihayet kendilerini bulup saat 09.30 ile 10.24 arasında peşpeşe üç dalga torpido saldırısı başlattığında, bu sayede kendilerine saldıran kırk bir Amerikan uçağından otuz beşini avcı uçaklarıyla veya uçaksavarlarıyla düşürdüler. Japon filosu tek bir isabet bile almamıştı. O anda Koramiral Nagumo artık savaşı kazandığını düşünüyordu.

Midway Deniz Muharebesi’nin Yazgısı Değişiyor

midway_deniz_muharebesiAmerikalıların geriye kalan tek umudu, Enterprise Uçak Gemisi’nden kalkan 6. Bombardıman Filosu uçaklarıydı. Ancak 6. Bombardıman Filosu’nun önünde iki seçenek vardı: Japon donanmasını aramayı sürdürmek ya da uçak gemilerine geri dönmek. Aramayı sürdürmek neredeyse intiharla eş sayılırdı. İki saattir havadaydılar ve yakıtları çok azalmıştı. Japon donanmasının sürekli rota değiştirmesi bulunmalarını zorlaştırmıştı. Fakat tarihin bir cilvesi olarak Nagumo’nun donanması bir anda altlarında beliriverdi. Binbaşı McClusky’nin komutası altında Enterprise uçak gemisinden havalanan 6. Bombardıman Filosu’na bağlı otuz yedi pike bombardıman uçağı 600 metreden üzerlerine bomba yağdırmaya başladı. 8. Filonun aksine hiçbir direnişle de karşılaşmadılar. Önceki saldırıları püskürtmeye çalışan Japon avcı uçakları bir hayli uzaklarındaydı.

Binbaşı Best’in attığı bomba Nagumo’nun amiral gemisi olan Akagi’nin uçuş güvertesini delip üst hangarında patladı. Park halindeki torpido bombardıman uçakları infilak edince gemi birkaç dakika içinde yanan bir enkaza dönüştü. Kaga uçak gemisinin aldığı isabet, köprüsünün tahrip olmasına ve gövdeden arkaya doğru geminin yanmaya başlamasına neden oldu; gemi o günün akşamında battı. Soryu Uçak Gemisi’ne yarım tonluk bombalardan üç tanesi isabet etmiş ve yirmi dakikada muharebe alanını terk etmişti.

Japonların geriye hâlâ hasar görmeyen tek bir uçak gemisi kalmıştı: Tuğamiral Yamaguchi komutasındaki Hiryu. Keşif uçakları Amerikalıların sancak gemisi Yorktown’ın yerini belirlemişlerdi. Sevk ve idareyi eline alan Yamaguchi saldırı emri verdi ve Yorktown iki saldırı sonrasında dümeni kilitlenince etkisiz hale getirildi. Bir muhrip tarafından çekilen gemi, muhriple birlikte bir denizaltı tarafından 8 Haziran sabahı batırıldı. Japon uçak gemisi Hiryu ise Yorktown’ı bombaladıktan kısa bir süre sonra, 10 adedi bu uçak gemisinden olmak üzere yirmi dört Amerikan pike bombardıman uçağı tarafından çok şiddetli bir şekilde saldırıya uğradıktan sonra 5 Haziran sabahı saat 09.00’da battı.

4 Haziran günü Midway Muharebesi’nin yazgısı, tarihin kaydetmediği bir hızla değişmişti. Bu aynı zamanda deniz savaşlarının gündemine yeni giren, uzun menzilli hava-deniz muharebesinde şartların ve sonucun çok kısa sürede değişebileceğinin bir göstergesi oldu.

Bu arada, Japonların Kuzey Pasifik’teki Aleut Adaları’na planlandığı taarruz öngörüldüğü gibi 3 Haziran günü, bu taarruz için tahsis edilen iki hafif uçak gemisinde bulunan yirmi üç bombardıman ve on iki avcı uçağıyla gerçekleşti. Oldukça küçük olan bu taarruz grubu, bulutların da araziyi gizlemesi sonucunda kayda değer hiçbir hasar vermedi. Ertesi gün açık bir havada gerçekleştirilen saldırı da bir sonuç getirmedi. 5 Haziran’da, uçak gemileri, asıl harekâta yardım etmeleri için güneye çağrıldılar. 7 Haziran’da Japonların küçük bir deniz çıkarma birliği karaya çıktı ve hiç direniş görmeden Kiska ve Attu’yu ele geçirdiler. Japonlar, Midway’deki başarısızlıklarını gizlemek için, bu küçük başarıyı çok büyükmüş gibi göstererek propaganda yapmışlardı. Dışardan bakıldığında, Aleut Adaları zinciri Kuzey Pasifik’te, San Francisco ile Tokyo arasında uzandığı için çok önemli gibi görünüyordu. Ama gerçekte bu dağlık ve kasvetli adalar ya kalın bir sis perdesiyle örtülüydü ya da fırtınalıydı. Bu nedenle, her iki yönde de Pasifik aşırı bir deniz üssü için elverişli değildi.

Özetle, 1942 yılının Haziran ayında cereyan eden muharebeler, Japonlar için ezici bir yenilgiyle sonuçlanmıştı. Midway Savaşı’nda dört uçak gemisi ve çoğu uçak gemisiyle birlikte batan 248 uçak, 3057 asker ve bunlara ek olarak bir de ağır bir kruvazör kaybetmişlerdi. Oysa Amerikalıların kayıpları yalnızca Yorktown Uçak Gemisi, bir muhrip, 150 uçak ve 307 askerdi. Amerikan cephesinde beklenenin aksine pike bombardıman uçakları zaferdeki asıl önemli unsur olurken, torpido uçaklarının yüzde doksanı düşürülmüştü.

Japonların Yenilgisine Yol Açan Hatalar

Japonlar stratejik hatalarının yanında daha başka hataların da kurbanı oldular. Komuta hataları arasında, Yamamoto’nun “Yamato” gemisindeki tecrit edilmiş halde beklemesi, Nagumo’nun sinirlerine hâkim olamaması ve bir de Yamaguchi ve diğer komutanların sağ kalıp muharebeye katılmak yerine, denizci gelenekleri uyarınca batan gemileriyle birlikte suya gömülüp ölmeyi tercih etmeleri de yer almıştı. Oysa Nimitz, Yamamoto’nun aksine kıyıda kalarak, muharebenin bütün safhalarına müdahale etme olanağı bulmuş ve çok başarılı bir sevk ve idare göstermişti.

Japonların sorunları, taktik hatalarıyla katlanarak devam etmiştir. Amerikan gemilerinin yerini saptamak için yeterince keşif uçakları görevlendirmemişler; yüksek irtifada yeterli sayıda avcı uçağı bulundurmamışlar; yeterli ateş önlemlerini almamışlardı. Ayrıca, dört uçak gemisinde bulunan bütün uçaklarla aynı anda saldırıya geçmiş, bunun sonucunda da savunmasız kaldıkları anda, düşman bu fırsattan yararlanarak Japon donanmasını kolaylıkla vurabilmişti. Bu hataların çoğunun temelinde, kendini beğenmişliğin getirdiği aşırı güven yatıyordu. Öyle ki, aslında Almanlar Japonları şifrelerinin kırılmış olabileceği hakkında Tokyo’daki Deniz Ataşeleri kanalıyla uyarmışlar ama Japonlar bu uyarıyı dikkate almadıklarından değiştirmeye gerek görmemişlerdi. Muharebe sırasındaki hataları ve sonrasındaki yenilgi Koramiral Nagumo’nun itibarını sarsmıştı. Komutanlık görevinden alınan Nagumo Temmuz 1944’te intihar etti.

Midway Deniz Muharebesi, o zamana değin yenilgi görmeyen Japonlar için sonun başlangıcını belirleyen bir dönüm noktasıydı.

YAZI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.