Gordion Düğümü

Söylenceye göre Frigya uygarlığının başkenti olan Gordion kentine adı verilen Gordios, Frigyalı fakir bir köylü idi. İki tekerlekli bir kağnısı, bir sabanı ve bir çift öküzün sürdüğü küçük arazisinden başka hiçbir şeyi yoktu.  Bir gün çift sürerken bir kartal, sabanın boyunduruğu üzerine konmuş ve öküzlerin çözülmesine kadar oradan ayrılmamıştı.

Gordios bunu, Tanrıların kendisine gönderdiği bir işaret olduğuna yorar ve o dönemde işaretleri yorumlamada çok yetenekli olan Telmessoslulardan (bugünkü Fethiye) birini bulmak için yola çıkar. Telmessos’un köylerinden birine vardığında, kuyu başında bekleyen genç bir kız görür ve çift sürerken gördükleri anlatarak ne anlama geldiğini sorar.

Genç kız bunun tanrıların kendisinden bir kurban beklediği anlamına geldiğini ve o yüzden Gordios’un köyüne dönerek Zeus’a bir kurban sunması gerektiğini söyler. Fakat Gordios tanrılara nasıl kurban sunulacağını bilmediğinden, kızdan kendisiyle gelmesini ve ona yardımcı olmasını ister. Birlikte köye dönerler ve Zeus’a kurban sunarlar. Birbirinden etkilenen Gordios ve genç kız bir süre sonra da evlenir ve Midas adını verdikleri bir çocukları olur.  (Başka bir söylenceye göre Gordios’un evlendiği bu genç kız, bereket ve toprak tanrıçası olan Kibele’dir. Kibele Friglerin ana tanrıçasıdır. Midas ise bildiğiniz üzere efsanelerde adı sıkça geçen eşek kulaklı Midas’tan başkası değil.)

Yine söylenceye göre günün birinde Frigya kralı ölür ve yeni kralın kim olacağına bir türlü karar verilemez. Başta ülkeyi yönetecek kimse olmayınca da ülke baştan aşağı sorunlarla boğuşmaya başlar. Sonunda bir kahin, o zamanlar Frigya’nın başkenti olan Telmossos kentine kağnı ile gelen ilk kişinin kral olması gerektiğini söyleyerek tartışmalara son verir. Bütün halk gözlerini yollara dikip, artık kağnısıyla şehre gelecek ilk kişiyi beklemeye başlar. Derken uzaktan, yanında karısı ve oğlu Midas ile birlikte şehre inmek üzere kağnısını süren ve şehirde olan bitenlerden habersiz olan Gordios görünür. Kağnıyı gören halk, kahinin sözünü ettiği kralın geldiğini anlar ve Gordios’u Frigya’nın yeni kralı ilan eder.

Gordion Düğümü Efsanesinin Doğuşu

Kral olmasının Tanrı Zeus’un kendisine bir lütfu olduğunu düşünen Gordios ilk iş olarak kağnısını Zeus Tapınağı’na adar ve kızılcık dallarından bir düğümle sütunlardan birine bağlar. Öyle bir düğüm atmıştır ki, düğümün ne başı ne de sonu bellidir. Ve kendisini izleyenlere söyle seslenir Gordios: “Bu düğümü çözmeyi başaracak kişi, tüm Asya’ya egemen olacaktır.” Böylece yüzyıllar boyunca birçok insanın çözmeye çalışacağı Gordion Düğümü efsanesi doğmuş olur.

Aradan uzun uzun yıllar geçer. Nice insan düğümü çözmeye uğraşır ama hiçbiri bunu başaramaz. Tarihler MÖ 334’ü gösterdiğinde Makedonya’dan Büyük İskender adında, tüm dünyayı fethetmeyi kafasına koymuş genç bir imparator Anadolu’nun kalbinde anahtar bir konumda olan Gordion’a gelir. (Büyük İskender’in kışı askerleriyle birlikte Gordion’da geçirdiği tarihsel kayıtlarla sabittir) Gordion Düğümü efsanesini o da duymuştur ve düğümü çözmek için kağnının yanına gider. Kendisini merakla izleyen halkın ve Makedonyalı askerlerinin önünde düğümü şöyle bir inceler. Çözmeye uğraşır ama çözülecek gibi görünmemektedir düğüm. Sabırlı bir insan olmayan ama oldukça zeki olan Büyük İskender, o saat bu düğümü çözmenin olanaksız olduğunu anlar ve kılıcını çektiği gibi bir vuruşta düğümü ikiye böler.  Böylece yüzyıllar boyunca süren Gordion Düğümü efsanesini çözen kişi Büyük İskender olur.

Gordion Düğümü nedir diye soracak olursanız, günümüzde çözülmesi çok zor görülen sorunları ifade etmek ya da bir sorunun çözümünün önündeki en büyük engeli tanımlamak için kullanılan bir sözcüktür. Aynı zamanda tıpkı Büyük İskender’in bulduğu çözüm gibi, akıl ya da beceri yoluyla çözülemeyen sorunların, ancak kaba kuvvete başvurularak çözülebileceği anlamına gelmektedir. Gordion düğümünü çözmenin bir diğer anlamı da “zor bir sorunun üstesinden hiç beklenmedik, sıra dışı bir şekilde gelmek”tir.

1 Yorum

YAZI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.