Mayıs 1910’da Meksika’da bir bayram havası esiyordu. 1810 devriminin, yani ilk devrimin 100. yıldönümü kutlanmaktaydı ve bu devrim, İspanyolların ülkeden atılmasını sağlamıştı. Yüz yıllık ulusal bağımsızlık, büyük şenlikler için haklı bir nedendi. Kasım 1876’dan bu yana Meksika, sert, otoriter bir yönetim altında altındaydı. General Porfirio Diaz, olağanüstü bir süreklilik
İlk Türk matbaasını kuran İbrahim Müteferrika, 1670 yılı dolayında Macarca konuşulan Erdel bölgesinin (şimdi Romanya sınırları içinde) merkezi Kolojvar kentinde doğdu. II Süleyman’ın (Kanuni) ilk Viyana kuşatmasının ardından, Janos Zsigismund’un Erdel krallığına atanması üzerine, bu ülke bir buçuk yüzyıl boyunca dış ilişkilerinde Osmanlılara bağımlı, iç işlerinde bağımsız bir devlet
Montesquieu gerçekte demokrasi taraftarı olarak kabul edilmemektedir, aksine demokratik garnitürlü, anayasal, aydınlanmış bir monarşinin taraftarı olarak görülmektedir. Montesquieu’nun demokrasi anlayışında toplumda doğuş, zenginlik ya da şan bakımından ayrıcalıklı kişilerin bulunduğunun kabul edilmesi, bu kişilerin yasama organındaki paylarının toplumdaki ayrıcalıklı konumlarıyla orantılı olarak daha fazla olması gerektiğinin savunulması bunun göstergesidir.
İlk baskısı 1943 yılında Remzi Kitapevi tarafından yapılan Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sı, özellikle insan ilişkilerinin arkasındaki sınıfsal dinamikleri çok incelikli bir şekilde işlemesiyle olağanüstü bir derinliği olan, son derece başarılı kurgulanmış bir eserdir. Okuyanların, yaşamları boyunca okudukları en güzel kitaplardan biri olduğunu söylemesinin tek nedeni, romanın başarılı kurgusu
4 Ekim 1957 günü tüm dünyanın gözleri uzaya çevrilmiş, gökyüzünde daha önce hiç görmedikleri bir şeyi bulmaya çalışıyorlardı. Bu, insanlık tarihi için olağandışı bir gündü. Milyonlarca yıldır tek uydusu olan Ay’la güneşin çevresinde dolanan Dünya adındaki gezegen, şimdi her bir buçuk saatte bir çevresini dolaşan küçük, insan yapısı başka
Mustafa Suphi’nin öldürülmesi konusunda şimdiye kadar hep birbirinden farklı öyküler anlatıldı durdu. Bu konuda mübalağa laflar edildi, nice dayanaksız söylentiler, tevatürler üretildi, nice kanıtlar kuşkuya karşılandı . Sonuçta herkes yine kendi tarih bilincinde oluşturduğu doğruya inandı. Mustafa Suphi’yi kim öldürdü sorusunun yanıtı belli. Ama kim öldürttü sorusunun çengeli hep